Fast Money. Kuran-ı Kerim’in 12. suresi Yusuf Suresi, Mekke’de nazil olmuştur 111 ayettir. Yusuf Suresi’ndeki mesaj nedir? Yusuf Suresi Arapça-Türkçe okunuşu, Meali ve FaziletiBu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmaktadır. Kur’an’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre SuresiHz. Yusuf’un kıssası detaylı olarak anlatıldığı için sure bu adı almıştır. Yusuf isminin kökü İbranice “Yosef”dir. İbranicede bu isim “Allah artırsın” anlamına gelmektedir. Yusuf suresi, 111 ayettir. 1, 2 ve 3. ayetler Medine’de, diğerleri Mekke’de, Hud suresinden sonra inmiştir. Baştan sona bir kıssayı anlatan tek suredir. Kurandaki sırası itibarıyla 12., iniş sırasına göre ise 53. suredir. Surenin iniş nedeniyle ilgili farklı rivayetler vardır. Bir rivayete göre, Yahudi bilginlerinin İsrailoğullarının Mısır’a girme nedeniyle ilgili sorusu üzerine bu sure Suresi ve FaziletleriResulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki “Mühakkak herhangi bir Müslüman Yûsuf suresini okursa yahut evlatlarına, ehline veya hizmetçilerine öğretirse, Allahü Teala sekerât-ı mevtini ruhunu teslim etme anını kolaylaştırır ve ona o kadar iman kuvveti verir ki, o kişi hiçbir müslümana karşı haset etmez.” Kadı Beyzavi, Beyzavi TefsirEN GÜZEL KISSAKur’ân-ı Kerim’de hiçbir peygamberin kıssası Yusuf sûresindeki gibi tek bir sûrede başlayıp da sona ermemiştir. Bu sûre, baştan sona Hz. Yusuf’u anlatmıştır. Bu kıssaya “en güzel kıssa” denmesinin sebepleri şunlar olabilir1. Kur’ân-ı Kerim’de bu kıssanın ihtiva ettiği ölçüde ibret ve prensipleri ihtiva eden başka bir kıssa yoktur. Nitekim bu husus sûrenin sonunda yer alan “Peygamberlerin kıssalarında elbette tam akıl sahipleri için alacak dersler vardır.”âyetinde açıkça Hz. Yusuf, kardeşlerini güzel bir şekilde affedip bağışlamış, eziyetlerine sabredip katlanmış, onlarla karşılaştıktan sonra da yapmış olduklarını hatırlatmayarak onları affetmiştir. O kadar ki onlara “Bugün başınıza bir şey kakılmayacaktır.” demiştir. Bu yönleriyle kıssa ibretlik dersler Bu sûrede, peygamberlerin, salihlerin, meleklerin, şeytanların, cinlerin, insanların, hayvanların, kuşların, hükümdarların ve yönettikleri kimselerin davranışlarının, tüccar, ilim adamları ve cahillerin, erkeklerin, kadınların, hile ve tuzakları söz konusu edilmektedir. Yine bu sûrede, tevhid, fıkıh, siyer, rüya tabiri, siyaset, insanî münasebetler, iktisadî hayat, hem dine hem de dünyaya yarayacak pek çok faydalı hususlar bulunmaktadır. Bu yönüyle de en güzel kıssa denmiş Buradaki en güzel ifadesinin anlamı, en şaşırtıcı, en hayret verici, en güzel anlatış, Kur’ân’ın bunu en parlak metod ve en dikkat çekici üslûp ile anlatmış olmasıdır. Yani güzellikten maksat, güzel ifade ve kelimelerin fesahat yönünden mucize derecesine ulaşmış Bu kıssa ibretle ve öğütlerle dolu olan, dinî, dünyevî, sosyal, iktisadî, siyasî ve edebî hayatı ihtiva eden bir kıssa özelliği taşımaktadır. Belki en önemli dersi, eziyetlere karşı sabırlı olmak ve ceza vermeye muktedir olduğu bir zamanda affetmektir. Onun için güzel bir kıssanın bütün unsurlarını toplayan mükemmel bir اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِYusuf Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu Ve Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmRahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…Yusuf Suresi / Ayet-1 Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubînmubîni. Elif, Lâm, Râ. Bunlar, beyan edilmiş açıklanmış Kitab’ın Suresi / Ayet-2 İnnâ enzelnâhu kur’ânen arabiyyen le allekum ta’kılûnta’kılûne. Muhakkak ki Biz, O’nu Arapça Kur’ân olarak indirdik. Böylece siz akıl Suresi / Ayet-3 Nahnu nakussu aleyke ahsenel kasası bimâ evhaynâ ileyke hâzel kur’âne ve in kunte min kablihî le minel gâfilîngâfilîne. Sana vahyettiğimiz bu Kur’ân ile en güzel kıssaları sana anlatıyoruz. Ve oysa sen, ondan önce elbette Suresi / Ayet-4 İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade aşere kevkeben veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidînsâcidîne. Yusuf babasına şöyle demişti “Babacığım, gerçekten ben on bir yıldız, güneş ve ay gördüm. Onları bana secde eder vaziyette, durumda gördüm.”Yusuf Suresi / Ayet-5 Kâle yâ buneyye lâ taksus ru’yâke alâ ihvetike fe yekîdû leke keydâkeyden, inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubînmubînun. Babası şöyle dedi “Ey oğulcuğum, rüyanı kardeşlerine anlatma! O zaman anlattığın taktirde sana tuzak kurarlar. Muhakkak ki; şeytan, insana apaçık düşmandır.”Yusuf Suresi / Ayet-6 Ve kezâlike yectebîke rabbuke ve yu allimuke min te’vîlil ehâdîsi, ve yutimmu ni’metehu aleyke ve alâ âli ya’kûbe kemâ etemmehâ alâ ebeveyke min kablu ibrâhîme ve ishâkishâke, inne rabbeke alîmun hakîmhakîmun.” Ve işte böylece, Rabbin seni seçecek ve sözlerin olayların tevîlini yorumunu sana öğretecek. Sana ve Yakûb ailesine de, tıpkı daha önce ataların İbrâhîm ve İshak ni’metini tamamladığı gibi, ni’metini tamamlayacak. Muhakkak ki senin Rabbin, Alîm en iyi bilendir, Hakîm hüküm veren hikmet sahibi Suresi / Ayet-7 Le kad kâne fî yûsufe ve ihvetihî âyâtun lis sâilînsâilîne. Andolsun ki; Yusuf ve kardeşlerinde, soranlar için âyetler dersler Suresi / Ayet-8 İz kâlû le yûsufu ve ehûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ ve nahnu usbehusbehtun, inne ebânâ le fî dalâlin mubînmubînin. “Yusuf ve kardeşi, babamıza “Gerçekten bizden daha sevgili.” demişlerdi. Ve biz bir grubuz. Muhakkak ki; babamız, gerçekten açık bir yanılgı Suresi / Ayet-9 Uktulû yûsufe evitrahûhu ardan yahlu lekum vechu ebîkum ve tekûnû min ba’dihî kavmen sâlihînsâlihîne. Yusufu öldürün veya onu bir yere atın. Babanızın yüzü, size dost olsun babanızın sevgisi size kalsın. Ve ondan sonra salihler topluluğu Suresi / Ayet-10 Kâle kâilun minhum lâ taktulû yûsufe ve elkûhu fî gayâbetil cubbi yel-tekithu ba’dus seyyâreti in kuntum fâilînfâilîne. İçlerinden bir sözcü şöyle dedi “Yusuf’u öldürmeyin. Bir şey yapacaksanız onu, kuyunun dibine atın. Bir yolcu kafilesi, onu bulur.”Yusuf Suresi / Ayet-11 Kâlû yâ ebânâ mâ leke lâ te’mennâ alâ yûsufe ve innâ lehu lenâsıhûnlenâsıhûne. “Ey babamız! Sana ne oldu? Yusuf konusunda bize emniyet etmiyorsun güvenmiyorsun. Ve muhakkak ki; biz, onun iyiliğini isteyenleriz.” Suresi / Ayet-12 Ersilhu ma anâ gaden yerta’ ve yel’ab ve innâ lehu lehâfizûnlehâfizûne. Yarın onu bizimle gönder. Bol bol yesin ve oynasın. Ve muhakkak ki; biz, onu gerçekten muhafaza edenleriz koruyanlarız.Yusuf Suresi / Ayet-13 Kâle innî le yahzununî en tezhebû bihî ve ehâfu en ye’kulehuz zi’bu ve entum anhu gâfilûngâfilûne. Babası şöyle dedi “Onunla gitmeniz muhakkak ki; gerçekten beni mahzun eder. Ve ben, siz ondan gâfilken, onu bir kurdun yemesinden korkarım.”Yusuf Suresi / Ayet-14 Kâlû le in ekelehuz zi’bu ve nahnu usbetun innâ izen lehâsirûnlehâsirûne. “Ve biz gerçekten kuvvetli bir topluluk iken, eğer onu bir kurt yerse, o zaman biz mutlaka hüsrana düşen kimseler oluruz.” Suresi / Ayet-15 Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubbcubbi, ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûnyeş’urûne. Böylece hep beraber, onu kuyunun dibine atmak için götürdükleri zaman Biz, ona Yusufa “Onlar, farkında değillerken onlara bu yaptıklarını anlatacağını…” Suresi / Ayet-16 Ve câû ebâhum işâen yebkûnyebkûne. Ve babalarına yatsı vakti ağlayarak Suresi / Ayet-17 Kâlû yâ ebânâ innâ zehebnâ nestebiku ve tereknâ yûsufe inde metâınâ fe ekelehuz zi’bu, ve mâ ente bi mu’minin lenâ ve lev kunnâ sâdikînsâdikîne. “Ey babamız! Biz, yarış yapmak için gittik ve Yusufu eşyamızın yanına bıraktık. O zaman o esnada onu kurt yedi. Biz doğru söylesek bile, sen bize inanacak değilsin.” Suresi / Ayet-18 Ve câû alâ kamîsıhî bi demin kezibkezibin, kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâemren, fe sabrun cemîlcemîlun, vallâhul musteânu alâ mâ tesıfûntesıfûne. Ve üzerinde yalancı kan bulunan gömleğini getirdiler. Babası şöyle dedi “Hayır. Sizi, nefsiniz bir işe sevketti. Artık bundan sonrası benim yapmam gereken şey güzel bir sabırdır. Sizin anlattığınız şeye karşı istiane yardım istenecek olan sadece Allah’tır.”Yusuf Suresi / Ayet-19 Ve câet seyyâretun fe erselû vâridehum fe adlâ delvehdelvehu, kâle yâ buşrâ hâzâ gulâmgulâmun, ve eserrûhu bidâahbidâ’aten, vallâhu alîmun bi mâ ya’melûnya’melûne. Ve bir yolcu kafilesi kervan geldi. Sonra da sucularını kuyuya gönderdiler. Böylece kovasını sarkıttı. “Müjde! Bu bir erkek çocuk.” dedi. Onu ticaret malı olarak sakladılar. Ve Allah, yaptıklarını yapmakta olduklarını en iyi Suresi / Ayet-20 Ve şerevhu bi semenin bahsin derâhime ma’dûdehma’dûdetin, ve kânû fîhi minez zâhidînzâhidîne. Ve onu Yusufu, az bir fiyatla, birkaç dirheme sattılar. Çünkü; ona karşı zahidlerden Suresi / Ayet-21 Ve kâlellezîşterâhu min mısra limre’etihî ekrimî mesvâhu asâ en yenfeanâ ev nettehizehu veledâveleden, ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardı ve li nuallimehu min te’vîlil ehâdîsehâdîsi, vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemunya’lemune. Mısır’da onu satın alan kişi, hanımına şöyle dedi “Onun yerleşeceği yeri, özenle hazırla ona karşı kerim ol. Belki bize faydası olur veya belki de onu evlât ediniriz.” Ve işte böylece ona hadîslerin olayların, sözlerin tevîlini yorumunu öğretelim diye Yusufu yeryüzünde yerleştirdik. Ve Allah, emrinde gâlip olandır. Ve lâkin insanların çoğu Suresi / Ayet-22 Ve lemmâ belega eşuddehû âteynâhu hukmen ve ilmâilmen, ve kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne.” Ve en kuvvetli çağına ulaştığı bulûğa erdiği zaman ona hüküm hikmet ve ilim verdik. Muhsinleri işte böyle Suresi / Ayet-23 Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve ğallekatil ebvâbe ve kâlet heyte lekleke, kâle ma âzallâhi innehu rabbî ahsene mesvâymesvâye, innehu lâ yuflihuz zâlimûnzâlimûne. Yusufun evinde kaldığı kadın, ondan murat almak istedi. Kapıları sımsıkı kapatıp “Hadi gel, senin için…” dedi. O Yusuf da şöyle dedi “Allah’a sığınırım. O benim Rabbimdir. Benim yerleşme yerimi en güzel şekilde yaptı. Muhakkak ki; zalimler felâha kurtuluşa ermezler.”Yusuf Suresi / Ayet-24 Ve le kad hemmet bihî ve hemme bihâ, levlâ en reâ burhâne rabbihrabbihi, kezâlike li nasrife anhus sûe vel fahşâfahşâe, innehu min ibâdinel muhlesînmuhlesîne. Ve andolsun ki; kadın onu arzuladı. Eğer Rabbinin delilini görmeseydi, o Yusuf da onu arzulamıştı. İşte böylece onu kötülükten ve fuhuştan uzaklaştırırız. Muhakkak ki; o muhlis Suresi / Ayet-25 Vestebekâl bâbe ve kaddet kamîsahu min duburin ve elfeyâ seyyidehâ ledel bâbbâbi, kâlet mâ cezâu men erâde bi ehlike sûen illâ en yuscene ev azâbun elîmelîmun. Ve ikisi de kapıya koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekerek yırttı. Ve kapının yanında onun kadının efendisi ile karşılaştılar. Ve kadın şöyle dedi “Senin ehline ailene kötülük yapmak isteyen kimsenin cezası zindana atılmak veya acı bir azaptan başka nedir?”Yusuf Suresi / Ayet-26 Kâle hiye râvedetnî an nefsî ve şehide şâhidun min ehlihâ, in kâne kamîsuhu kudde min kubulin fe sadekat ve huve minel kâzibînkâzibîne. Yusuf şöyle dedi “O beni elde etmek istedi. Onun kadının ailesinden bir şahit, şahitlik etti. Eğer onun gömleği önden yırtılmış ise o taktirde, o bayan doğru söylemiştir ve o erkek yalancılardandır.”Yusuf Suresi / Ayet-27 Ve in kâne kamîsuhu kudde min duburin fe kezebet ve huve mines sâdikînsâdikîne. Ve eğer onun gömleği arkadan yırtılmışsa, o taktirde o kadın yalan söyledi ve o erkek doğru Suresi / Ayet-28 Fe lemmâ reâ kamîsahu kudde min duburin kâle innehu min keydikunkunne, inne keydekunne azîmazîmun. Böylece onun gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu gördüğü zaman, kadının eşi şöyle dedi “Muhakkak ki o sizin tuzağınız. Sizin tuzağınız geçekten büyüktür.”Yusuf Suresi / Ayet-29 Yûsufu a’rıd an hâzâ vestagfirî li zenbikzenbiki, inneki kunti minel hâtıînhâtıîne. Yusuf, sen bundan yüz çevir. Ve sen de kadın günahın için mağfiret dile. Muhakkak ki; sen, kasten günah işleyenlerden Suresi / Ayet-30 Ve kâle nisvetun fîl medînetimre’etul azîzi turâvidu fetâhâ an nefsihnefsihî, kad şegafehâ hubbâhubben, innâ le nerâhâ fî dalâlin mubînmubînin. Şehirdeki kadınlar “Azîzin vezirin hanımı, onun emrinde olan kölesi genç delikanlıyı elde etmek istiyor. Aşk onun kalbine işlemiş. Biz, gerçekten onu apaçık bir sapıklıkta görüyoruz.” dediler.Yusuf Suresi / Ayet-31 Fe lemmâ semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a’tedet lehunne mutteke’en ve âtet kulle vâhidetin minhunne sikkînen ve kâletihruc aleyhinnaleyhinne, fe lemmâ re’eynehû ekbernehu ve katta’ne eydiyehunne ve kulne hâşe lillâhi mâ hâzâ beşerâbeşeren,in hâzâ illâ melekun kerîmkerîmun. Kadınların onu çekiştirdiklerini işittiği zaman, onlara davetçi gönderdi. Ve onlara karşılıklı oturacak yer hazırladı. Onlardan herbirine meyve soymaları için bir bıçak verdi. Ve Yusufa “Onlara kadınlara, çık!” dedi. Böylece onu gördükleri zaman ona hayran kaldılar ve ellerini kestiler. Ve “Hâşâ! Allah için, bu bir beşer değil, ancak kerim bir melektir.” Suresi / Ayet-32 Kâlet fe zâlikunnellezî lumtunnenî fîhfîhi, ve lekad râvedtuhu an nefsihî festa’samfesta’same, ve lein lem yef’al mâ âmuruhu le yuscenenne ve leyekûnen mines sâgırînsâgırîne. Şöyle dedi “Hakkında beni kınadığınız kişi; işte bu!” Yemin ederim ki; onun nefsini elde etmek istedim onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, şiddetle sakındı. Ve eğer ona emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve mutlaka küçük düşenlerden Suresi / Ayet-33 Kâle rabbis sicnu ehabbu ileyye mimmâ yed’ûnenî ileyhileyhi, ve illâ tasrif annî keydehunne asbu ileyhinne ve ekun minel câhilîncâhilîne. Yusuf şöyle dedi “Rabbim, zindan bana, beni ona davet ettikleri şeyden daha sevimli.” Onların kadınların tuzaklarından beni uzaklaştırmazsan uzaklaştırman hariç onlara meylederim ve cahillerden Suresi / Ayet-34 Festecâbe lehu rabbuhu fe sarefe anhu keydehunnkeydehunne, innehu huves semîul alîmalîmu. O zaman Rabbi ona icabet etti. Böylece onların hilesini ondan uzaklaştırdı. Muhakkkak ki O, en iyi işiten ve en iyi Suresi / Ayet-35 Summe bedâlehum min ba’di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hînhînin. Daha sonra delilleri gördükten sonra, belli bir süreye kadar onu mutlaka zindana atmaları, onlara uygun Suresi / Ayet-36 Ve dehale meahus sicne feteyânfeteyâni, kâle ehaduhumâ innî erânî a’sıru hamrâhamren, ve kâlel âharu innî erânî ahmilu fevka re’sî hubzen te’kulut tayru minhminhu, nebbi’nâ bi te’vîlihte’vîlihî, innâ nerâke minel muhsinînmuhsinîne. Ve onunla beraber iki genç erkek de zindana girdi. İkisinden biri şöyle dedi “Muhakkak ki; ben kendimi rüyamda üzüm sıkarken görüyorum.” Ve diğeri de şöyle dedi “Gerçekten ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşırken görüyorum. Kuşlar ondan yiyorlar. Bize onun onların tevîlini yorumunu haber ver anlat. Muhakkak ki; biz seni muhsinlerden görüyoruz.”Yusuf Suresi / Ayet-37 Kâle lâ ye’tikumâ taâmun turzekânihî illâ nebbe’tukumâ bi te’vîlihî kable en ye’tiyekumâ, zâlikumâ mimmâ allemenî rabbî, innî terektu millete kavmin lâ yu’minûne billâhi ve hum bil âhiretihum kâfirûnkâfirûne. Yusuf şöyle dedi “Size, rızıklandırılacağınız bir yemek gelmez ki; o, size gelmeden önce ben, size onun tevîlini yorumunu yapmış, size haber vermiş olmayayım. İşte bu ikisi, Rabbimin öğrettiklerindendir. Gerçekten ben, Allah’a îmân etmeyen ve ahiretlerini Allah’a ruhlarını ulaştırmayı inkâr eden bir kavmin dînini terkettim.”Yusuf Suresi / Ayet-38 Vetteba’tu millete âbâî ibrâhîme ve ishâka ve ya’kûbya’kûbe, mâ kâne lenâ en nuşrike billâhi min şeyşey’in, zâlike min fadlillâhi aleynâ ve alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûnyeşkurûne. Ve ben, atalarım İbrâhîm İshak ve Yâkub dînine tâbî oldum. Bizim, Allah’a bir şey ile şirk koşmamız olamaz. İşte bu, Allah’ın bize ve insanlara fazlındandır. Fakat insanların çoğu, Suresi / Ayet-39 Yâ sâhibeyis sicni e erbâbun muteferrikûne hayrun emillâhul vâhıdul kahhârkahhâru. Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı Rab’ler mi daha hayırlı yoksa Vahid tek olan, Kahhar kahredici, hâkim ve gâlip olan Allah mı?Yusuf Suresi / Ayet-40 Mâ ta’budûne min dûnihî illâ esmâen semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultânsultânin, inil hukmu illâ lillâhlillâhi, emere ellâ ta’budû illâ iyyâhiyyâhu, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûnya’lemûne. Sizin ondan başka taptıklarınız, Allah’ın kendilerine bir delil indirmediği, sadece siz ve babalarınızın onu isimlendirdiğiniz putlardan başka bir şey değildir. Hüküm ise ancak Allah’a aittir. Sizin O’ndan başkasına ibadet etmemenizi emretti. İşte bu kayyum Âdem kıyâmete kadar devam edecek olan dîndir. Ve lâkin insanların çoğu Suresi / Ayet-41 Yâ sâhıbeyis sicni emmâ ehadukumâ fe yeskî rabbehu hamrâhamren, ve emmel âharu fe yuslebu fe te’kulut tayru min re’sihre’sihî, kudiyel emrullezî fîhi testeftiyântesteftiyâni. Ey zindan arkadaşlarım! Bu durumda sizin ikinizden biri, bundan sonra efendisine şarap sunacak sakiliğe devam edecek fakat diğeri asılacak. Böylece kuşlar onun başından yiyecek. Hakkında ikinizin de tabirini fetvasını istediğiniz iş kesinleşmiştir kaza edilmiştir.Yusuf Suresi / Ayet-42 Ve kâle lillezî zanne ennehu nâcin minhumazkurnî inde rabbike fe ensâhuş şeytânu zikre rabbihî fe lebise fîs sicni bid’a sinînsinîne. Ve ikisinden kurtulacağını bildiği kişiye “Efendinin yanında beni an zikret.” dedi. Fakat şeytan ona, efendisine onu anmayı unutturdu. Böylece birkaç sene zindanda Suresi / Ayet-43 Ve kâlel meliku innî erâ seb’a bakarâtin simânin ye’kuluhunne seb’un icâfun ve seb’a sunbulâtin hudrin ve uhara yâbisât yâbisâtin, yâ eyyuhel meleu eftûnî fî ru’yâye in kuntum lir ru’yâ ta’burûnta’burûne. Ve Melik şöyle dedi “Gerçekten ben, yedi adet zayıf ineğin, yedi adet semiz ineği yediğini görüyorum. Ve yedi yeşil başak ve diğerlerini de kurumuş görüyorum. Ey kavmin ileri gelenleri! Şâyet siz rüya tabir edenlerseniz, bana rüyamı yorumlayın.”Yusuf Suresi / Ayet-44 Kâlû adgâsu ahlâmahlâmin, ve mâ nahnu bi te’vîlil ahlâmi bi âlimînâlimîne. “Karmakarışık rüyalar, biz böyle rüyaların yorumunu bilenler değiliz.” Suresi / Ayet-45 Ve kâlellezî necâ minhumâ veddekere ba’de ummetin ene unebbiukum bi te’vîlihî fe ersilûnersilûni. O ikisinden kurtulmuş olanı unuttuğunu hatırladı ve şöyle dedi “Ben, size bir süre sonra onun tevîlini yorumunu haber vereceğim. Hemen beni gönderin.”Yusuf Suresi / Ayet-46 Yûsufu eyyuhes sıddîku eftinâ fî seb’ı bakarâtin simânin ye’kuluhunne seb’un icâfun ve seb’ı sunbulâtin hudrin ve uhare yâbisâtin, leallî erciu ilen nâsi leallehum ya’lemûnya’lemûne. Yusuf, ey sıddîk! Yedi adet semiz inek, onları yiyen yedi adet zayıf inek ve yedi adet yeşil sümbül başak ve kurumuş olan diğerleri hakkında bize yorum yap. Belki umarım ben insanlara dönerim. Böylece seni ve rüyanın anlamını onlar Suresi / Ayet-47 Kâle tezreûne seb’a sinîne de’ebâde’eben, fe mâ hasadtum fe zerûhu fî sunbulihî illâ kalîlen mimmâ te’kulûnte’kulûne. “Yedi yıl eskisi gibi ekin ekin. Böylece bunlardan yediğiniz az bir kısmı hariç, hasat ettiklerinizi başağında bırakın.” Suresi / Ayet-48 Summe ye’tî min ba’di zâlike seb’un şidâdun ye’kulne mâ kaddemtum lehunne illâ kalîlen mimmâ tuhsinûntuhsinûne. Bir süre sonra, bunun arkasından zor 7 kıtlık yılı gelecek. Biriktirdiklerinizden az bir kısmı hariç daha önce onlar için sakladıklarınızı Suresi / Ayet-49 Summe ye’tî min ba’di zâlike âmun fîhi yugâsun nâsu ve fîhi ya’sırûnya’sırûne. Bundan sonra içinde insanlara bol mahsûl olan bir yıl gelecek ve o yıl da meyvelerin suyunu Suresi / Ayet-50 Ve kâlel meliku’tûnî bihbihî, fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunneydiyehunne, inne rabbî bi keydihinne alîmalîmun. Ve Melik “Onu bana getirin.” dedi. Böylece ona, resûl ulak, haberci geldiği zaman Yusuf “Efendine dön ve ellerini kesen kadınların hali durumu nedir, ona sor.” dedi. Muhakkak ki; Rabbim onların hilelerini en iyi Suresi / Ayet-51 Kâle mâ hatbukunne iz râvedtunne yûsufe an nefsihnefsihî, kulne hâşe lillâhi mâ alimnâ aleyhi min sû’sûin, kâletimre’etul azîzil âne hashasal hakku ene râvedtuhu an nefsihî ve innehu le mines sâdikînsâdikîne. Melik “Yusufu elde etmek istediğiniz zaman konuştuğunuz konu neydi?” dedi. Onlar kadınlar şöyle dediler “Hâşâ, Allah için ondan bir kötülük görmedik.” Azîzin karısı da “Şimdi hak gizli iken ortaya çıktı. Ben, onun nefsinden murat almak istedim. Muhakkak ki; o sadıklardandır.” Suresi / Ayet-52 Zâlike li ya’leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinînhâinîne. Yusuf haberciye dedi ki “İşte bu, benim onun gıyabında yokluğunda ona efendime ihanet etmediğimi ve Allah’ın, ihanet edenlerin hilesini başarıya ulaştırmadığını bilmeleri içindir.”Yusuf Suresi / Ayet-53 Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîmrahîmun. Ve ben, nefsimi ibra edemem temize çıkaramam. Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı şerri, kötülüğü emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği nefsler hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir günahları sevaba çevirendir. Rahîm’dir rahmet nurunu gönderen ve merhamet edendir.Yusuf Suresi / Ayet-54 Ve kâlel meliku’tûnî bihî estahlishu li nefsî, fe lemmâ kellemehu kâle innekel yevme ledeynâ mekînun emînemînun. Ve melik şöyle dedi “Onu bana getirin! Onu kendim için seçtim.” Onunla konuşunca “Muhakkak ki; sen, bugün bizim yanımızda mevki sahibisin, eminsin güvenilir kişisin.” Suresi / Ayet-55 Kâlec’alnî alâ hazâinil ardardı, innî hafîzun alîmalîmun. Yusuf şöyle dedi “ Beni bu yerin hazineleri üzerine sorumlu kıl! Muhakkak ki; ben iyi korurum, iyi bilirim.”Yusuf Suresi / Ayet-56 Ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardardı, yetebevveu minhâ haysu yeşâ’yeşâu, nusîbu bi rahmetinâ men neşâu ve lâ nudîu ecrel muhsinînmuhsinîne. Ve işte böylece Yusuf yeryüzünde yerleştirdik mevki sahibi yaptık. Onun yeryüzünün, dilediği yerine yerleşti. Dilediğimiz kimseye rahmetimizi göndeririz. Ve muhsinlerin ecrini mükâfatını zayi Suresi / Ayet-57 Ve le ecrul âhıreti hayrun lillezîne âmenû ve kânû yettekûnyettekûne. Ve mutlaka âmenû olan yaşarken Allah’a ulaşmayı dileyen kimseler için ahiretin ruhu hayatta iken Allah’a ulaştırmanın ecri mükâfatı daha hayırlıdır. Ve onlar takva sahibi Suresi / Ayet-58 Ve câe ihvetu yûsufe fe dehalû aleyhi fe arefehum ve hum lehu munkirûnmunkirûne. Ve Yusuf kardeşleri geldiler ve onun yanına girdiler. Onlar onu tanımadıkları halde o, onları hemen Suresi / Ayet-59 Ve lemmâ cehhezehum bi cehâzihim kâle’tûnî bi ahin lekum min ebîkum, e lâ terevne ennî ûfîl keyle ve ene hayrul munzilînmunzilîne. Ve onların zahiri yüklerini hazırlayınca şöyle dedi “Sizin babanızdan olan diğer kardeşinizi bana getirin. Ölçüyü tam ifa ettiğimi görmüyor musunuz? Ben ikram edenlerin en hayırlısıyım.”Yusuf Suresi / Ayet-60 Fe in lem te’tûnî bihî fe lâ keyle lekum indî ve lâ takrebûntakrebûni. “Eğer onu bana getirmezseniz, o taktirde benim yanımda sizin için bir ölçek zahire bile yoktur. Ve bir daha yanıma gelmeyin bana yaklaşmayın.”Yusuf Suresi / Ayet-61 Kâlû senurâvidu anhu ebâhu ve innâ le fâ’ilûnfâ’ilûne. “Onu babasından istemeye çalışacağız. Ve biz bunu mutlaka yaparız.” Suresi / Ayet-62 Ve kâle li fityânihic’alû bidâatehum fî rihâlihim leallehum ya’rifûnehâ izenkalebû ilâ ehlihim leallehum yerci’ûnyerci’ûne. Adamlarına yardımcı gençlere şöyle dedi “Onların erzak bedellerini, yüklerinin içine koyun geri verin. Umulur ki; onlar ailelerine geri döndükleri zaman onu farkederler, böylece geri gelirler.”Yusuf Suresi / Ayet-63 Fe lemmâ receû ilâ ebîhim kâlû yâ ebânâ munia minnel keylu fe ersil meanâ ehânâ nektel ve innâ lehu le hâfizûnhâfizûne. Böylece ailelerine döndükleri zaman babalarına şöyle dediler “ Ey babamız! Bize ölçek erzak verilmesi yasak edildi. Artık kardeşimizi bizimle gönder ki; biz ölçekle erzak alalım. Muhakkak ki; biz onu gerçekten koruyanlarız.”Yusuf Suresi / Ayet-64 Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kablkablu, fallâhu hayrun hâfizâhâfizen ve huve erhamur râhimînrâhimîne. Yâkub şöyle dedi “Ancak daha önce onun kardeşi için sizden emin olduğum gibi onun hakkında size güvenir miyim? Fakat Allah koruyucuların en hayırlısıdır ve O rahmet edenlerin en çok rahmet edenidir.”Yusuf Suresi / Ayet-65 Ve lemmâ fetehû metâahum vecedû bidâatehum ruddet ileyhim, kâlû yâ ebânâ mâ nebgî, hâzihî bidâatunâ ruddet ileynâ, ve nemîru ehlenâ ve nahfazu ehânâ ve nezdâdu keyle beîr beîrin, zâlike keylun yesîryesîrun. Ve yüklerini metalarını açtıkları zaman sermayelerini kendilerine iade edilmiş buldular ve şöyle dediler “Ey babamız! Daha ne isteriz. Bunlar bizim sermayemiz. Bize geri verilmiş ve ailemize gene erzak getiririz ve kardeşimizi koruruz. Ve erzakımızı bir deve yükü daha arttırırız. İşte bu az bir miktardır.”Yusuf Suresi / Ayet-66 Kâle len ursilehu meakum hattâ tu’tûni mevsikan minallâhi le te’tunnenî bihî illâ en yuhâta bikum, fe lemmâ âtevhu mevsikahum kâlallâhu alâ mâ nekûlu vekîlvekîlun. Yâkub “Sizin kuşatılmanız hariç onu mutlaka bana getireceğinize dair, Allah adına bir misak kesin söz verinceye kadar onu sizinle göndermem.” dedi. Bunun üzerine ona misaklerini verdiler. O zaman şöyle dedi “Allah bizim söylediklerimize vekildir.”Yusuf Suresi / Ayet-67 Ve kâle yâ beniyye lâ tedhulû min bâbin vâhidin vedhulû min ebvâbin muteferrikahmuteferrikatin, ve mâ ugnî ankum minallâhi min şeyşey’in inil hukmu illâ lillâhlillâhi, aleyhi tevekkeltu ve aleyhi fel yetevekkelil mutevekkilûnmutevekkilûne. Ve şöyle dedi “Ey oğullarım! Bir tek kapıdan girmeyiniz. Ayrı kapılardan giriniz. Allah’tan olan bir şeyi sizden gideremem. Hüküm ancak Allah’a aittir. Ben, O’na tevekkül ettim. Artık tevekkül edenler de, O’na tevekkül etsinler.”Yusuf Suresi / Ayet-68 Ve lemmâ dehalû min haysu emerehum ebûhum, mâ kâne yugnî anhum minallâhi min şey’in illâ hâceten fî nefsi ya’kûbe kadâhâ, ve innehu le zû ilmin limâ allemnâhu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûnya’lemûne. Ve babalarının onlara emrettiği yerden girdiler. Fakat bu, Allah’tan olan bir şeyi onlardan gidermedi onlara bir fayda vermedi. Ancak bu, Yâkub nefsindeki bir dileği yerine getirmiş oldu. Muhakkak ki; o, Biz ona öğrettiğimiz için bir ilmin sahibi idi. Fakat insanların çoğu Suresi / Ayet-69 Ve lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ehâhu, kâle innî ene ehûke fe lâ tebteis bimâ kânû ya’melûnya’melûne. “Yusuf huzuruna girdikleri zaman öz kardeşini yanına aldı. “Gerçekten ben senin kardeşinim, artık onların yaptıkları şeylere üzülme.” Suresi / Ayet-70 Fe lemmâ cehhezehum bi cehâzihim ceales sikâyete fî rahli ahîhi, summe ezzene muezzinun eyyetuhel îru innekum le sârikûnsârikûne. Artık onların yükünü hazırladığı zaman su kabını, kardeşinin yükünün içine koydu. Sonra müezzin “Ey kafile, muhakkak ki; siz gerçekten hırsızlarsınız!” diye Suresi / Ayet-71 Kâlû ve akbelû aleyhim mâzâ tefkidûntefkidûne. Onlara dönerek “Kaybettiğiniz nedir?” Suresi / Ayet-72 Kâlû nefkıdu suvâalmeliki ve li men câe bihî hımlu beîrin ve ene bihî za’îmza’îmun. “Melik’in su kabını kaybettik.” dediler. Kim onu getirirse ona bir deve yükü erzak var. Ve ben, ona Suresi / Ayet-73 Kâlû tallâhi lekad alimtum mâ ci’nâ li nufside fil ardı ve mâ kunnâ sârikînsârikîne. Allah’a andolsun ki; siz de biliyorsunuz biz burada fesat çıkarmak için gelmedik. Ve biz, hırsız değiliz olmadık.Yusuf Suresi / Ayet-74 Kâlû fe mâ cezâuhû in kuntum kâzibînkâzibîne. “Eğer siz yalan söylüyorsanız, o taktirde onun cezası nedir?” Suresi / Ayet-75 Kâlû cezâuhu men vucide fî rahlihî fe huve cezâuhcezâuhu, kezâlike neczîz zâlimînzâlimîne. “Onun cezası, o taktirde yükünde kayıp eşya bulunan kişinin kendisidir kişinin kendisi ceza olarak bir yıl köle olur. Biz, zalimleri işte böyle cezalandırırız.” Suresi / Ayet-76 Fe bedee bi ev’ıyetihim kable viâi ahîhi, summestahrecehâ min viâi ahîhahîhi, kezâlike kidnâ li yûsufyûsufe, mâ kâne li ye’huze ehâhu fî dînil meliki, illâ en yeşâallâhyeşâallâhu, nerfeu derecâtin men neşâ’neşâu, ve fevka kulli zî ilmin alîmalîmun. Böylece aramaya kardeşinin heybesinden önce onların diğer kardeşlerinin heybeleri ile başladı. Sonra onu kardeşinin heybesinden çıkardı. Yusuf için işte böyle bir düzen hazırladık. Allah’ın dilemesi hariç Melik’in milletinde kurallarında kardeşini tutmak, alıkoymak olmazdı. Dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Ve bütün ilim sahiplerinin üstünde daha iyi bilen Suresi / Ayet-77 Kâlû in yesrık fe kad sereka ehun lehu min kablkablu, fe eserreha yûsufu fî nefsihî ve lem yubdihâ lehum kâle entum şerrun mekânâmekânen, vallâhu a’lemu bimâ tesifûntesifûne. Şöyle dediler “Eğer o çalmışsa ondan önce onun kardeşi de çalmıştı.” Fakat Yusuf onu içinde gizledi, onlara açıklamadı. İçinden dedi ki “Sizin durumunuz daha fena, Allah anlattıklarınızı çok iyi bilir.”Yusuf Suresi / Ayet-78 Kâlû yâ eyyuhel azîzu inne lehû eben şeyhan kebîren fe huz ehadenâ mekânehmekânehu, innâ nerâke minel muhsinînmuhsinîne. “Ey azîz vezir! Gerçekten onun çok yaşlı, büyük bir babası var. O sebeple onun yerine bizden birisini al tut. Muhakkak ki; biz seni muhsinlerden görüyoruz.” Suresi / Ayet-79 Kâle maâzâllâhi en ne’huze illâ men vecednâ metâanâ indehû innâ izen le zâlimûnzâlimûne. Eşyamızı yanında bulduğumuz kişiden başkasını almaktan tutmaktan Allah’a sığınırım. Eğer biz bunu yaparsak, o zaman elbette zalimlerden Suresi / Ayet-80 Fe lemmestey’esû minhu halesû neciyyâneciyyen, kâle kebîruhum e lem ta’lemû enne ebâkum kad ehaze aleykum mevsikan minallâhi ve min kablu mâ ferrattum fî yûsufyûsufe, fe len ebrahal arda hattâ ye’zene lî ebî ev yahkumallâhu lî ve huve hayrul hâkimînhâkimîne. Artık ondan ümitlerini kestikleri zaman bir kenara çekildiler. Onların en büyüğü gizlice konuşarak şöyle dedi “Babamızın sizden, Allah adına misak aldığını ve daha önce Yusufa yaptığınız kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye kadar veya Allah benim hakkımda hüküm verinceye kadar, artık buradan asla ayrılmayacağım. Ve o hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”Yusuf Suresi / Ayet-81 Irciû ilâ ebîkum fe kûlû yâ ebânâ innebneke serakseraka, ve mâ şehidnâ illâ bimâ alimnâ ve mâ kunnâ lil gaybi hâfizînhâfizîne. Babanıza dönün ve şöyle söyleyin “Ey babamız! Senin oğlun, gerçekten hırsızlık yaptı. Biz bildiğimizden başka bir şeye şahit olmadık görmedik. Ve biz gaybı nasıl olduğunu da bilmiyorduk.”Yusuf Suresi / Ayet-82 Ves’elil karyetelletî kunnâ fîhâ vel îrelletî akbelnâ fîhâ, ve innâ le sâdikûnsâdikûne. Ve içinde bulunduğumuz şehir halkına ve aralarında döndüğümüz kervana sor. Muhakkak ki; biz gerçekten sadıklarız doğru söyleyenleriz.Yusuf Suresi / Ayet-83 Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâemren, fe sabrun cemîlcemîlun, asallâhu en ye’tiyenî bihim cemî’âcemî’an, innehu huvel alîmul hakîmhakîmu. Yâkub şöyle dedi “Hayır, sizin nefsiniz sizi bu işe teşvik etti.” Artık bundan sonrası güzel bir sabırdır. Umulur ki; Allah, onların hepsini bana getirir. Muhakkak ki; O Alîm en iyi bilen ve Hakîm hikmet ve hüküm sahibi Suresi / Ayet-84 Ve tevellâ anhum ve kâle yâ esefâ alâ yûsufe vebyaddat aynâhu minel huzni fe huve kezîmkezîmun. Ve onlardan yüz çevirdi ve “Yusuf’a yazık oldu vah yusuf” dedi. Artık o üzüntüsünü sakladığı kezim olduğu halde hüzünden gözleri Suresi / Ayet-85 Kâlû tallâhi tefteu tezkuru yûsufe hattâ tekûne haradan ev tekûne minel hâlikînhâlikîne. Oğulları şöyle dediler “Allah’a andolsun ki; hasta oluncaya veya helâk oluncaya kadar Yusufu anmaya devam ediyorsun.”Yusuf Suresi / Ayet-86 Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilallâhi ve a’lemu inallâhi mâ lâ ta’lemûnta’lemûne. Yâkub şöyle dedi “Ben kederimi ve hüznümü sadece Allah’a arz ederim şikâyet ederim. Ve sizin bilmediğiniz şeyleri ben Allah’tan Allah’ın bildirmesi ile bilirim.”Yusuf Suresi / Ayet-87 Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ehîhi ve lâ te’yesû min revhillâhrevhıllâhi, innehu lâ ye’yesu min revhillâhi illel kavmul kâfirûnkâfirûne. Ey oğullarım, gidin ve Yusufu ve onun kardeşini iyice araştırın! Allah’ın vereceği ferahlıktan umut kesmeyin. Muhakkak ki; kâfirler onu inkâr edenler kavminden başkası, Allah’ın vereceği ferahlıktan umut Suresi / Ayet-88 Fe lemmâ dehalû aleyhi kâlû yâ eyyuhel azîzu messenâ ve ehlened durru ve ci’nâ bi bidâatin muzcâtin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynâ, innallâhe yeczîl mutesaddikînmutesaddikîne. Bundan sonra onun huzuruna girince şöyle dediler “Ey azîz! Bize ve ailemize şiddetli darlık dokundu ve biz az sermaye ile geldik. Artık bize ölçeği tam olarak ver ve bize tasadduk et sadaka ver. Muhakkak ki; Allah sadaka verenlerin mükâfatını verir.”Yusuf Suresi / Ayet-89 Kâle hel alimtum mâ fealtum bi yûsufe ve ahîhi iz entum câhilûncâhilûne. Yusuf “Siz cahil iken Yusufa ve onun kardeşine yaptığınız şeyi bildiniz mi hatırladınız mı?” Suresi / Ayet-90 Kâlû e inneke le ente yûsufyûsufu, kâle ene yûsufu ve hâzâ ahî kad mennallâhu aleynâ, innehu men yettekı ve yasbir fe innallâhe lâ yudî’u ecrel muhsinînmuhsinîne. “Gerçekten sen misin? Mutlaka sen Yusufsun!” dediler. “Ben Yusufum ve bu benim kardeşim. Allah bizi ni’metlendirdi. Çünkü kim takva sahibi olur ve sabrederse, o taktirde, muhakkak ki; Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez.”Yusuf Suresi / Ayet-91 Kâlû tallâhi lekad âserekellâhu aleynâ ve in kunnâ le hâtıînhâtıîne. “Allah’a yemin olsun ki; Allah seni kesinlikle bize üstün kılmış. Ve biz, elbette kasten günah işleyen günahkârlar olduk.” Suresi / Ayet-92 Kâle lâ tesrîbe aleykumul yevmyevme, yagfirullâhu lekum ve huve erhamur râhimînrâhimîne. “Bugün size kınama suçlama yoktur. Allah size mağfiret etsin. Ve O, Rahîm olanların en çok rahmet merhamet edenidir.” Suresi / Ayet-93 Yezhebû bikamîsî hâzâ fe elkûhu alâ vechi ebî ye’ti basîrâbasîran, ve’tûnî bi ehlikum ecma’înecma’îne. “Bu gömleğimi götürün, sonra da onu babamın yüzüne sürün. Görme hassası geri gelir. Ve ailenizin hepsini bana getirin.”Yusuf Suresi / Ayet-94 Ve lemmâ fasalatil’îru kâle ebûhum innî le ecidu rîha yûsufe lev lâ en tufennidûntufennidûni. Ve kafile Mısır’dan ayrıldığı zaman onların babası şöyle dedi “Bana bunuyor’ demezseniz, gerçekten benYusufun rayihasını kokusunu, Yusuftan gelen rüzgârın esintisini duyuyorum.”Yusuf Suresi / Ayet-95 Kâlû tallâhi inneke le fî dalâlikel kadîmkadîmi. “Allah’a yemin olsun” dediler. “Gerçekten sen eski dalâletinin eski üzüntünün verdiği sapmanın içindesin.”Yusuf Suresi / Ayet-96 Fe lemmâ en câel beşîru elkâhu alâ vechihî fertedde basîrâbasiran, kâle e lem ekul lekum innî a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûnta’lemûne. Böylece müjdeci geldiği zaman onu Yusufun gömleğini, onun babasının yüzüne sürdü. Görme hassası hemen geri döndü. Yâkub “Ben size demedim mi? Gerçekten, ben sizin bilmediğiniz şeyleri Allah’tan vahiy olarak biliyorum.” Suresi / Ayet-97 Kâlû yâ ebânestagfir lenâ zunûbenâ innâ kunnâ hâtıînhâtıîne. Yusuf kardeşleri şöyle dediler “Ey babamız! Bizim günahlarımız için mağfiret dile. Gerçekten biz, bilerek günah işleyenlerden olduk.”Yusuf Suresi / Ayet-98 Kâle sevfe estagfiru lekum rabbî, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu. “Sizin için Rabbimden yakında mağfiret isteyeceğim. Muhakkak ki; O Gafur’dur, Rahîm’dir.” Suresi / Ayet-99 Fe lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ebeveyhi ve kâledhulû mısra in şâallâhu âminînâminîne. Böylece Yusufun huzuruna girdikleri zaman, anne ve babasını kendi yanına aldı. Ve şöyle dedi “Allah’ın dilemesiyle emin güvende olarak Mısır’a girin.”Yusuf Suresi / Ayet-100 Ve refea ebeveyhi alel arşı ve harrû lehu succedâsucceden, ve kâle yâ ebeti hâzâ te’vîlu ru’yâye min kablu kad cealehâ rabbî hakkâhakkan, ve kad ahsene bî iz ahrecenî mines sicni ve câe bikum minel bedvi min ba’di en nezegaş şeytânu beynî ve beyne ıhvetî, inne rabbî latîfun limâ yeşâ’yeşâu innehu huvel alîmul hakîmhakîmu. Ve anne babasını tahtın üstüne çıkarttı. Ona secde ederek eğildiler. Yusuf şöyle dedi “Ey babacığım! Bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Rabbim onu hakikat kıldı gerçekleştirdi. Ve beni zindandan çıkardığı zaman bana en güzelini yaptı Benim için en güzelini dizayn etti. Ve şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizi çölden getirdi. Muhakkak ki; benim Rabbim, dilediğine lütuf sahibidir. Alîm en iyi bilen ve Hakîm en iyi hüküm veren, hikmet sahibi olan muhakkak ki; “O” dur.”Yusuf Suresi / Ayet-101 Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîsehâdîsi, fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ Vel âhırehâhıreti, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihînsâlihîne. “Rabbim bana mülk verdin. Ve olayların sözlerin, rüyaların tevîlini yorumunu bana öğrettin. Semaları ve yeryüzünü yaratan, Sen benim dünyada ve ahirette velîmsin dostumsun. Beni müslüman Allah’a teslim-i küllî ile teslim olan olarak vefat ettir ve beni salihler arasına Suresi / Ayet-102 Zâlike min enbâil gaybi nûhîhi ileykileyke, ve mâ kunte ledeyhim iz ecmaû emrehum ve hum yemkurûnyemkurûne. İşte bu sana vahyettiğimiz gaybın haberlerindendir. Ve onlar, tuzak hazırlıyorken, işleri için karar verdikleri zaman, sen onların yanında Suresi / Ayet-103 Ve mâ ekserun nâsi ve lev haraste bi mu’minînmu’minîne. Ve sen onların mü’min olmalarını çok istesen bile, insanların çoğu mü’min Suresi / Ayet-104 Ve mâ tes’eluhum aleyhi min ecrecrin, in huve illâ zikrun lil âlemînâlemîne. Ve sen onlardan bir ücret istemiyorsun. O ancak âlemlere bir Suresi / Ayet-105 Ve keeyyin min âyetin fîs semâvâti vel ardı yemurrûne aleyhâ ve hum anhâ mu’ridûnmu’ridûne. Semalarda ve yeryüzünde nice âyet delil vardır. Ve onlar, ondan o delilden yüz çevirerek yanından Suresi / Ayet-106 Ve mâ yu’minu ekseruhum billâhi illâ ve hum muşrikûnmuşrikûne. Ve onların çoğu, şirk koşmadan Allah’a Suresi / Ayet-107 E fe eminû en te’tiyehum gâşiyetun min azâbillâhi ev te’tiyehumus sâatu bagteten ve hum lâ yeş’urûnyeş’urûne. Bundan sonra Allah’ın azabından bir perdenin herşeyi örtüp kaplayan bir azabın gelmesinden veya onlar farkında olmadan o saatin o vaktin ansızın onlara gelmesinden gelmeyeceğinden emin mi oldular?Yusuf Suresi / Ayet-108 Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikînmuşrikîne. De ki “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere kalp gözüyle basar ederek, Allah’ı görerek Allah’a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah’ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”Yusuf Suresi / Ayet-109 Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim min ehlil kurâ, e fe lem yesîrû fîl ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, ve le dârul âhıreti hayrun lillezînettekav, e fe lâ ta’kılûnta’kılûne. Senden önce, kendilerine vahyettiğimiz şehirler halkının adamlarından başkasını göndermedik. Onlar yeryüzünde dolaşmazlar mı? Artık baksınlar! Onlardan öncekilerin akıbetleri sonları nasıl oldu? Ve takva sahipleri için ahiret yurdu mutlaka daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?Yusuf Suresi / Ayet-110 Hattâ izestey’eser rusulu ve zannû ennehum kad kuzibû câehum nasrunâ fe nucciye men neşâ’neşâu, ve lâ yureddu be’sunâ anil kavmil mucrimînmucrimîne. Resûller, umutlarını kestikleri zaman ve hatta yalanlandıklarını zannettikleri bir sırada, onlara yardımımız geldi. Böylece dilediğimiz kimseler kurtarıldı. Azabımız mücrim kavimden geri Suresi / Ayet-111 Lekad kâne fî kasasıhim ibretun li ûlîl elbâbelbâbi, mâ kâne hadîsen yufterâ ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîle kulli şey’in ve huden ve rahmeten li kavmin yu’minûnyu’minûne. Andolsun ki; onların kıssalarında ulûl’ elbab için sır sahipleri için bir ibret vardır. Uydurulan bir söz değildir ve lâkin onların ellerindekini tasdik eder ve herşeyi ayrı ayrı açıklar. Mü’min kavim için bir hidayet ve Kerim Sıralı Tüm Sureler ListesiKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerFatiha Suresi
وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًا ۖ وَقَالَ يَا أَبَتِ هَٰذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا ۖ وَقَدْ أَحْسَنَ بِي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاءَ بِكُمْ مِنَ الْبَدْوِ مِنْ بَعْدِ أَنْ نَزَغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي ۚ إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِمَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu sücceda ve kale ya ebeti haza te’vılü rü’yaye min kablü kad cealeha ribbı hakka ve kad ahsene bı iz ahracenı mines sicni ve cae biküm minel bedvi mim ba’di en nezeğaş şeytanü beynı ve beyne ıhvetı inne rabbı latıyfül lima yeşa’ innehu hüvel alımül hakım Kelime Okunuşu Anlamı Kökü وَرَفَعَ ve rafeǎ ve çıkardı أَبَوَيْهِ ebeveyhi ana-babasını وَخَرُّوا ve ḣarrū ve hepsi kapandılar سُجَّدًا succeden secdeye يَا أَبَتِ yā ebeti babacığım تَأْوِيلُ te’vīlu yorumudur رُؤْيَايَ ru`yāye rü’yanın جَعَلَهَا ceǎlehā onu yaptı وَقَدْ ve ḳad ve gerçekten أَحْسَنَ eHsene iyilik etti أَخْرَجَنِي eḣracenī beni çıkardı السِّجْنِ s-sicni zindan- وَجَاءَ ve cā`e ve getirdi نَزَغَ nezeğa fitne soktuktan الشَّيْطَانُ ş-şeyTānu şeytan وَبَيْنَ ve beyne ve arasına إِخْوَتِي iḣvetī kardeşlerim لَطِيفٌ leTīfun çok ince düzenler إِنَّهُ innehu şüphesiz O الْعَلِيمُ l-ǎlīmu bilendir الْحَكِيمُ l-Hakīmu her şeyi yerli yerince yapandır Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Anasıyla babasını tahta çıkartıp oturttu ve hepsi de ona karşı secdeye kapandılar. Babacığım dedi, evvelce gördüğüm rüya, bu işte, Rabbim onu gerçekleştirdi ve beni zindandan çıkararak lûtfetti bana; Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra da sizi çölden getirdi. Şüphe yok ki Rabbim, dilediği şeyi tedbîr edip lütfuyla meydana getirir; şüphe yok ki o her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan "Ey babacığım! Yıllar önce gördüğüm rüyanın gerçek anlamı buydu demek, Rabbim bunu gerçekleştirdi, bana iyilik etti" dedi. "Beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra da, O sizi çölden buraya getirdi. Gerçek şu ki, benim Rabbim ne isterse onu lutfeder. Çünkü O, herşeyi bilendir ve yapıp ettiği herşeyi yerli yerince yapandır." Adem Uğur Adem Uğur Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için ona kavuştukları için secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki "Ey babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana çok şey lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Yusuf ana-babasını tahta oturttu... Kardeşleri, önünde saygıyla yere kapandılar... Yusuf dedi ki "Babacığım... İşte bu önceden gördüğüm rüyanın baba = güneş, Anne = Ay, on bir kardeş = on bir gezegen olarak tevilidir anlamının gerçeğidir... Rabbim onu Hak kıldı gerçekleştirdi... Rabbim bana hakikaten ihsanda bulundu... Şeytan benimle kardeşlerim arasına fit soktuktan sonra; beni zindandan çıkardı ve sizi de çölden getirdi... Muhakkak ki Rabbim dilediğine Latiyf’tir... Çünkü O, Aliym’dir, Hakiym’dir." Ahmet Varol Ahmet Varol ’Ey babacığım! İşte bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Gerçekten Rabbim onu doğru çıkardı. Allah, beni zindandan çıkarmakla ve şeytanın benimle kardeşlerimin arasına fitne sokmasından sonra sizi çölden getirmekle bana iyilik etti. Şüphesiz Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenleyendir. Muhakkak O alimdir, hakimdir. Ali Bulaç Ali Bulaç Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O, çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur." Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Ebeveynini taht üzerine çıkardı, onlar da ebeveyn ve on bir kardeş kendisine hürmet için eğildiler veya kendisine kavuştuklarından şükür secdesine kapandılar. Yûsuf dedi ki "-Ey babacığım! işte bu, önceden gördüğüm rüyanın tâbiridir. Doğrusu Rabbim onu tahakkuk ettirdi, hakikaten bana ihsan buyurdu. Çünkü beni zindandan çıkardı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi, çölden bana getirdi. Muhakkak ki Rabbim, dilediğine lütfedicidir; çünkü O Alîm’dir, Hakîm’dir. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı “Babacığım, işte bu, benim önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. O, bana çok güzel lütuflarda bulundu. Çünkü şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, O, beni zindandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Şüphesiz O, her şeyi bilendir; hikmet sahibidir.” Bekir Sadak Bekir Sadak Ana babasini tahtin uzerine oturttu, hepsi onun onunde Allah’a secde edip egildiler. O zaman Yusuf Babacigim! Iste bu, vaktiyle gordugum ruyanin cikisidir; Rabbim onu gerceklestirdi. Şeytan, benimle kardeslerimin arasini bozduktan sonra, beni hapisten cÙkaran, sizi colden getiren Rabbim bana pek cok iyilikte bulundu. Dogrusu Rabbim diledigine lutufkardÙr, O suphesiz bilendir, Hakim’dir» dedi. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Ve ana-babasını tutup taht, üzerine çıkardı. Onlar da eğilip Yûsuf’a saygı Allah’a şükür secdesinde bulunarak teslimiyet gösterdiler. Yûsuf, Babacığım,» dedi, işte daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur bu ! Rabbim onu gerçekleştirdi; cidden bana büyük iyiliklerde bulundu Beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra size çölden veya Bedâ adlı yerden buraya getirdi. Şüphesiz ki Rabbim, dilediği hususlarda çok lütuf sahibidir. Hem doğrusu Rabbim bilendir, hikmet sahibidir. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Babasını ve annesini tahtının üstüne çıkartıp oturttu. Hepsi onun için kendilerini ona kavuşturan Allah`a şükür için secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki “Ey babam, işte bu, evvelce gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. Doğrusu, Rabbim onu doğru çıkardı. Bana iyilik etti. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimizin arasını bozduktan sonra da O, sizi çölden getirdi. Gerçek şu ki, benim Rabbim, olmasını istediği şeyi aklın ermediği yollarla gerçekleştirir. Çünkü O her şeyi hakkıyla bilen, mutlak hüküm sahibidir. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona Yûsuf’a saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için ona kavuştukları için secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki Ey babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana çok şey lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.» Edip Yüksel Edip Yüksel Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki "Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Efendim onu gerçekleştirdi. Sapkın, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Efendim dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir." Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.» Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Ana babasını makam koltuğuna oturttu, bu arada hep birlikte önünde secdeye kapandılar. Bunun üzerine Hz. Yusuf, babasına dedi ki; Babacığım, bu olay, bir zamanlar gördüğüm rüyanın somut yorumudur, Rabbim o rüyayı gerçeğe dönüştürdü. Ayrıca beni hapisten çıkararak ve şeytanın kışkırtması sonucunda kardeşlerimle aramın açılmasından sonra sizleri çöl ortasından kaldırıp yanıma getirerek bana lütufta bulundu. Hiç kuşkusuz Rabbim dilediklerine karşı lütufkâr davranır. O her şeyi bilen ve her yaptığını yerinde yapandır.» Gültekin Onan Gültekin Onan Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O, çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur." Harun Yıldırım Harun Yıldırım Babasını ve annesini tahtın üzerine çıkartıp oturttu. Hepsi onun için secde ettiler. Dedi ki "Ey babacığım, işte bu önceleri gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçek kıldı. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim dilediği şeye karşı Latîf’dir. Şüphesiz Alîm, Hakîm olan O’dur, O!" Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Babasını ve anasını tahtının üstüne çıkarıb oturtdu. Hepsi onun için ona kavuşdukları için secdeye kapandılar. Yuusuf dedi ki Ey babam, işte bu, evvelce gördüğüm rü’yânın tehakkukudur. Gerçek, Rabbim onu doğru çıkardı. Bana iyilik etdi. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimizin arasını bozduktan sonra da O, sizi çölden getirdi. Şübhesiz ki Rabbim, dileyeceği şeyleri çok güzel, çok ince tedbîr edendir. Hakkıyle bilen, tam hikmet saahibi olan Odur». Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Böylece sarayına geldiklerinde ana-babasını kendi tahtının üstüne çıkardı ve derken hepsi onun Yûsuf için secde ediciler olarak, secdeye kapandılar. Yûsuf dedi ki `Ey Babacığım! İşte bu, evvelki rüyâmın ta`bîridir. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Hem şübhesiz bana ihsanda bulundu; çünki beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Muhakkak ki Rabbim, ne dilerse çok hoş tedbîr edendir. Şübhesiz ki, Alîm hakkıyla bilen, Hakîm her işi hikmetli olanancak O`dur.` İbn-i Kesir İbn-i Kesir Ana-babasını tahtın üzerine çıkarıp oturttu. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki Babacığım; işte bu; vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. Doğrusu Rabbım, onu gerçekleştirdi ve bana ihsan etti de; şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi. Muhakkak ki Rabbım, dilediğine lütufkardır. Muhakkak ki O’dur O, Hakim, Alim. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Yusuf ana babasını kaldırıp tahtına oturtunca hemen Yusuf’un önünde saygıyla eğildiler. Yusuf "Babacığım daha önceden gördüğüm rüyamın sonucu işte bu. Rabbim bu rüyayı gerçekleştirdi. Beni zindandan çıkardığında, çöllerden sizleri bana getirdiğinde ve benimle kardeşlerimin arasını şeytan bozduğunda, Rabbim bana iyilikler ve güzellikler lütfetti. Benim Rabbim, olmasını istediği bir şeyi, en ince bir şekilde planlayarak gerçekleştirir. Elbette ki O her şeyi bilen ve her şeyin hükmünü verendir" dedi. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve anne babasını tahtın üstüne çıkarttı. Ona secde ederek eğildiler. Yusuf şöyle dedi "Ey babacığım! Bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Rabbim onu hakikat kıldı gerçekleştirdi. Ve beni zindandan çıkardığı zaman bana en güzelini yaptı Benim için en güzelini dizayn etti. Ve şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizi çölden getirdi. Muhakkak ki; benim Rabbim, dilediğine lutuf sahibidir. Alîm en iyi bilen ve Hakîm en iyi hüküm veren, hikmet sahibi olan muhakkak ki; "O" dur." Kadri Çelik Kadri Çelik Ana babasını tahtın üzerine çıkartıp oturttu, hepsi onun için Allah’a şükür ifadesi olarak secdeye kapandılar. Yusuf, "Babacığım! İşte bu, önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti; çünkü beni zindandan çıkardı ve de şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, Allah sizi çölden şehire getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğine pek ince tedbir sahibidir. Gerçekten bilen ve hikmet sahibi olan O’dur" dedi. Muhammed Esed Muhammed Esed Ve ana babasını en yüksek onur katına çıkardı; ve onların hepsi O’nun önünde hürmet ve tazimle yere kapandılar. Bunun üzerine Yusuf "Ey babacığım!" dedi, "Vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçek anlamı buydu demek; ve Rabbim onu gerçekleştirdi. O beni hapisten çıkarmakla ve Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra sizin hepinizi çölden çıkararak bana ulaştırmakla bana lütfetti. Gerçek şu ki, benim Rabbim, olmasını istediği şeyi akıl, sır yetmez yollarla gerçekleştirir. Çünkü O doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir. Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Ebeveynini makamına çıkarttı ve onu yerlere kapanarak saygıyla selamladılar. Ardından "Ey babacığım!" dedi, "Bir zamanlar gördüğüm rüyanın altında yatan anlam buymuş meğer. İşte, Rabbim onu gerçeğe dönüştürmüştür. Yine O, beni hapisten çıkararak, dahası Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra bile sizin çölü aşıp gelmenizi sağlayarak bana lütufta bulunmuştur. Çünkü benim Rabbim, dilediği şeyi cömertçe lutfedendir zira O her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet kaydedendir. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Ve babası ile anasını yüksek bir taht üzerine kaldırdı ve onun için hepsi secdeye kapandılar ve dedi ki Ey pederim! İşte bu, evvelce görmüş olduğum rüyamın te’vilidir. Onu Rabbim vakıa mutabık kıldı ve muhakkak ki, bana ihsanda bulundu. Çünkü beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi, benim ile kardeşlerimin arasını şeytan bozduktan sonra. Şüphe yok ki, Rabbim dilediği şey için pek latîf tedbir sahibidir. Muhakkak ki alîm, hakîm olan O’dur O. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki "Ey Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyânın tahakkukudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana gerçekten pek çok iyilikte bulundu. Şüphesiz ki Rabbim dileyeceği şeyleri çok ince düzenler. O her şeyi hakkıyla bilendir, hükmünde hikmet sahibidir. " Sadık Türkmen Sadık Türkmen Annebabasını tahtın üzerine oturttu. Onlar da buna şükür için, onun önünde yere kapanarak saygı ile selamladılar. Dedi ki "Ey babacığım! İşte bu, önceden gördüğüm rüyamın yorumudur, Rabbim onu gerçek yaptı. Bana iyilikte bulundu. Beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi; şeytan benimle kardeşlerimin arasına fitne soktuktan sonra!.. Şüphesiz Rabbim dilediği şeyi, çok ince bir şekilde düzenleyip ayarlar. Şüphesiz O; bilir ve doğru hüküm/karar verendir. Seyyid Kutub Seyyid Kutub Ana babasını makam koltuğuna oturttu, bu arada hep birlikte önünde secdeye kapandılar. Bunun üzerine Hz. Yusuf, babasına dedi ki; Babacığım, bu olay, bir zamanlar gördüğüm rüyanın somut yorumudur, Rabbim o rüyayı gerçeğe dönüştürdü. Ayrıca beni hapisten çıkararak ve şeytanın kışkırtması sonucunda kardeşlerimle aramın açılmasından sonra sizleri çöl ortasından kaldırıp yanıma getirerek bana lütufta bulundu. Hiç kuşkusuz Rabbim dilediklerine karşı lütufkâr davranır. O her şeyi bilen ve her yaptığını yerinde yapandır.» Suat Yıldırım Suat Yıldırım Annesi ile babasını tahtına oturttu. Hepsi onun önünde saygı ile eğildiler. Yusuf "Babacığım! dedi, işte küçükken gördüğüm rüyanın tabiri! Rabbim o rüyayı gerçekleştirdi. O, bana nice ihsanlarda bulundu Beni zindandan kurtardı ve nihayet,Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da beni ihsanına mazhar etti. Gerçekten Rabbim dilediği kimse hakkında latifdir dilediği hususları çok güzel, pek ince bir tarzda gerçekleştirir. Şüphesiz O alîmdir, hakîmdir her şeyi hakkıyla bilen, tam hikmet sahibidir" Süleyman Ateş Süleyman Ateş Ana babasını tahtın üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar önünde saygı ile eğildiler. Yûsuf "Babacığım, dedi, işte bu, önceden gördüğüm rü’yânın yorumudur. Rabbim onu gerçek yaptı, bana iyilik etti; zira şeytân, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra O, beni zindandan çıkardı, sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenler. O, her tedbiri bilen, her şeyi yerli yerince yapandır." Şaban Piriş Şaban Piriş Ana babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde Allah’a secde edip eğildiler. O zaman Yusuf -Babacığım! İşte bu, önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim bana çok iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine lütfeder, O şüphesiz bilir ve en iyi hükmü verir, dedi. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O, çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan O’dur.» Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Ana babasını tahtın üstüne çıkardı. Hepsi, Yûsuf’un önünde secde eder gibi eğildiler. Yûsuf dedi "Babacığım, işte bu, benim önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. O, bana çok güzel lütuflarda bulundu, şeytan, benimle kardeşlerim arasına yamukluk soktuktan sonra, O beni zındandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Rabbim, dilediği şeyde çok ince lütuflar sergiliyor. Alîm olan O’dur, Hakîm olan O’dur." Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce And he raised his parents high on the throne of dignity, and they fell down in prostration, all before him. He said "O my father! this is the fulfilment of my vision of old! Allah hath made it come true! He was indeed good to me when He took me out of prison and brought you all here out of the desert, even after Satan had sown enmity between me and my brothers. Verily my Lord understandeth best the mysteries of all that He planneth to do, for verily He is full of knowledge and wisdom.
1. Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar sana o açık seçik kitabın âyetleridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Muhakkak ki, biz onu anlayasınız diye Arapça bir kitap olarak indirdik. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Sana bu Kur’ân’ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Hani bir vakitler Yusuf, babasına demişti ki Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Babası Yavrucuğum! dedi, rüyanı kardeşlerine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın açıkça düşmanıdır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Ve işte böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler öğretecek. Bundan önce ataların İbrahim’e ve İshak’a tamamladığı gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Andolsun ki, Yusuf ve kardeşleri kıssasında soranlara ibret alacak âyetler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Hani demişlerdi ki Yusuf ve kardeşi Bünyamin babamıza bizden daha sevgili, biz ise güçlü ve tutkun bir grubuz. Doğrusu, babamız belli ki, çok açık bir yanılgı içindedir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Yusuf’u öldürün, ya da bir yere atın ki, babanızın yüzü sevgisi size kalsın, sonra yine salih bir kavim olursunuz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. İçlerinden bir söz sahibi şöyle dedi Yusuf’u öldürmeyin, bir kuyunun dibine bırakın da ordan geçen kafilenin biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Dediler ki Ey babamız! Sen bize Yusuf için neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiliğini istiyoruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Yarın onu bizimle beraber gönder de gezsin, oynasın. Kesinlikle biz onu koruruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Babaları dedi ki Onu götürmeniz beni üzer, korkarım ki onu kurt yer de sizin haberiniz bile olmaz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Dediler ki Vallahi biz böyle güçlü kuvvetli bir topluluk iken, buna rağmen onu kurt yerse, o zaman biz kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olmuş oluruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Nihayet kardeşleri, Yusuf’u alıp götürdüler ve kuyunun dibine bırakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona şöyle vahyettik Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sırada bu yaptıklarını haber vereceksin». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Ve yatsı vakti, ağlayarak babalarına geldiler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Dediler ki Ey babamız! Biz gittik, aramızda yarış yapıyorduk. Yusuf’u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Bir de baktık ki, onu kurt yemiş, şu anda biz doğru da söylesek, yine de sen bize inanacak değilsin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Bir de gömleğinin üzerinde yalandan bir kan getirmişlerdi. Babaları dedi ki Hayır, nefisleriniz aldatmış da size bir iş yaptırtmış. Artık bana güzel bir sabır gerekiyor. Bu anlattıklarınıza karşılık yardımına sığınılacak olan ancak Allah’dır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Daha sonra bir kafile gelmiş, sucularını da göndermişlerdi. Vardı, kovasını kuyuya saldı, Müjde hey, müjde! İşte bir çocuk!» dedi. Ve onu satılık bir mal olarak gizleyip korudular. Allah ise onların ne yapacaklarını biliyordu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Ve onu düşük bir değerle birkaç dirheme sattılar. Ona fazla önem vermemişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Onu satın alan Mısırlı, eşine dedi ki Buna güzel bak. Bize faydalı olabilir, ya da evlat ediniriz.» Yusuf’u böylece oraya yerleştirdik. Ona rüyaların tabirini de öğrettik. Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. O, tam erginlik çağına gelince, kendisine ilim ve hüküm verdik. İşte biz, güzel iş yapanları böyle mükafatlandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Derken, evinde bulunduğu hanım, onun nefsinden murad alıp yararlanmak istedi. Kapıları kilitledi ve Haydi beri gel!» dedi. Yusuf Allah’a sığınırım! Muhakkak ki, o kocan, benim efendim, bana çok güzel baktı. Doğrusu zalimler hiç iflah olmazlar» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. O hanım, ona gerçekten niyeti bozmuştu. Eğer Rabbinin burhanını görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmişti. Aslında ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyle olmuştu. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmiş kullarımızdan biriydi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. İkisi de kapıya koştular. Hanım, onun gömleğini arkadan yırttı. Ve kapının yanında hanımın efendisiyle karşı karşıya geldiler. Hanım hemen dedi ki Senin eşine fenalık yapmak isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya acı bir azaba uğratılmaktan başka ne olabilir?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Yusuf kendisi benden yararlanmak istedi» dedi. Hanımın akrabasından biri de şöyle şahitlik etti Eğer gömleği önden yırtılmış ise hanım doğru söylemiştir, o zaman bu, yalancılardandır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Yok eğer gömleği arkadan yırtılmış ise hanım yalan söylemiştir, o zaman bu doğru söyleyenlerdendir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Ne zaman ki, gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu gördü, o zaman dedi ki Bu iş, siz kadınların tuzağındandır. Gerçekten de sizin tuzağınız çok büyüktür». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Yusuf! Sakın sen bundan bahsetme! Kadın! Sen de günahından dolayı istiğfar et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Şehirde bazı kadınlar da Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli...» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Azizin karısı, onların gizliden gizliye dedikodu yaydıklarını işitince, onlara davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazırladı. Her birine bir bıçak verdi, beri taraftan da Yusuf’a çık karşılarına» dedi. Görür görmez hepsi onu gözlerinde çok büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. Dediler ki Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, olsa olsa yüce bir melektir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. İşte» dedi, bu gördüğünüz, beni hakkında kınadığınız gençtir. Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de o, namuslu davrandı. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atılacak ve kesinlikle zelillerden olacaktır». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Yusuf dedi ki Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onların tuzağına düşerim ve cahillik edenlerden olurum». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Bunun üzerine Rabbi, onun duasını kabul buyurdu da ondan onların tuzaklarını bertaraf etti. Muhakkak ki O, evet O, hakkiyle işiten, hakkiyle bilendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Bu kadar delili gördükleri halde, sonra yine de Yusuf’u bir süre için zindana atma düşüncesi ağır bastı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Zindana onunla birlikte iki delikanlı daha girdi. Birisi dedi ki Rüyada kendimi şarap sıkarken gördüm». Öteki de dedi ki Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı, kuşların da ondan yediğini gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Yusuf dedi ki Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah’a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim, Allah’a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Ey benim zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı birçok tanrılar mı daha hayırlı, yoksa herşeye hakim ve galip olan bir tek Allah mı?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Sizin Allah’ı bırakıp da o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız için Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah’a aittir O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Ey benim zindan arkadaşlarım! Biriniz efendisine yine şarap sunacak. Diğeri de asılacak, kuşlar başından yiyecekler. İşte öğrenmek istediğiniz iş böylece halloldu.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Yusuf, hapisten kurtulacağına inandığı o ikiden birine dedi ki Beni efendinin yanında an». Benden söz et ki, beni kurtarsın. Fakat Şeytan, ona, efendisinin yanında anmayı unutturdu. Bu yüzden Yusuf, daha yıllarca zindanda kaldı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Bir gün melik hükümdar dedi ki Ben rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz rüya tabir edebiliyorsanız benim bu rüyamın tabirini bana bildirin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Dediler ki Rüya dediğin şey karmakarışık hayallerdir. Biz ise böyle karışık hayallerin yorumunu bilemeyiz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. O ikiden kurtulmuş olanı nice zamandan sonra hatırladı da dedi ki Ben size o rüyanın tabirini haber veririm, hemen beni gönderin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Ey Yusuf, ey doğru sözlü! Bize şunu hallet Yedi semiz ineği, yedi cılız inek yiyor. Ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak. Umarım ki, o insanlara doğru cevap ile dönerim, onlar da senin kadrini bilirler.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Dedi ki Yedi sene eskisi gibi ekeceksiniz, biçtiklerinizi başağında bırakınız, biraz yiyeceğinizden başka.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek, önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacağınızdan başkasını yiyip bitirecek.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. Sonra da onun arkasından yağışlı bir sene gelecek ki, halk onda sıkıntıdan kurtulacak, üzüm, zeytin gibi mahsülleri sıkıp faydalanacak.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. O hükümdar Onu bana getirin» dedi. Emir üzerine Yusuf’a gönderilen adam yanına gelince, Yusuf ona dedi ki Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalım, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Hiç şüphe yok ki, Rabbim, onların oyunlarını çok iyi bilir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Hükümdar, o kadınlara Derdiniz neydi ki, o vakit Yusuf’un nefsinden murad almaya kalktınız?» dedi. Onlar Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhinde hiçbir fenalık bilmiyoruz» dediler. Aziz’in, karısı da Şimdi hak ve hakikat olduğu gibi ortaya çıktı. Aslında onun nefsinden ben murad almak istedim. O ise şeksiz şüphesiz doğrulardandır» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Yusuf dedi ki İşte bu şunun içindir Bilsin ki, ben ona arkasından hainlik etmedim. Gerçekten Allah hainlerin hilesini başarıya ulaştırmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlığadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. Hükümdar dedi ki Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim.» Sonra onunla konuşunca da Sen bugün yanımızda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 55. O da, ona dedi ki Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 56. Ve işte biz böylece Yusuf’u o yerde temkin ettik yerleştirdik. Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin mükafatını zayi etmeyiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 57. İman edip takva yolunu tutanlar için elbette ahiret mükafatı daha hayırlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 58. Bir gün Yusuf’un kardeşleri çıkageldiler ve onun yanına girdiler. O, onları görür görmez tanıdı, oysa onlar onu tanıyamamışlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 59. Ne zaman ki onların bütün hazırlıklarını tamamladı, o zaman dedi ki Babanızdan olan öbür kardeşinizi de bana getirin. Görüyorsunuz ya, ben ölçeği tam ölçüyorum ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 60. Siz eğer onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, bir ölçek bile zahire alamazsınız yanıma da yaklaşmayın». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 61. Dediler ki Onun için babasından izin almaya çalışacağız. Her hâlü kârda bunu yapacağz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 62. Yusuf bir taraftan da adamlarına tenbih etti Sermayelerini yüklerinin içine koyuverin, belki ailelerinin yanına dönünce farkına varırlar ve belki yine gelirler» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 63. Böylece dönüp babalarına geldikleri vakit, dediler ki Ey babamız! Bizden ölçek menedildi bize zahire verilmeyecek. Bu kere kardeşimizi de bizimle gönder ki, ölçek alabilelim. Biz onu kesinlikle koruyacağız.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 64. Babaları dedi ki Ben onu size nasıl emanet ederim? Ya bundan önce kardeşini emanet ettiğimde olan gibi olursa! En hayırlı koruyucu Allah’dır ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 65. Derken yüklerini açtılar ve sermayelerini kendilerine geri verilmiş olarak buldular. Dediler ki Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte sermayelerimiz de bize iade edilmiş. Bununla yine ailemize zahire alır getiririz, kardeşimizi de koruruz, üstelik bir yük daha fazla zahire alırız. Zaten bu aldığımız pek az bir zahiredir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 66. Babaları dedi ki Hepiniz çaresiz kalmadıkça onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah’dan bir yemin vermedikçe, onu, kesinlikle sizinle göndermem». Onlar da Allah’a and içerek babalarına söz verince, babaları dedi ki Bu söylediklerinize Allah vekildir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 67. Ve dedi ki Ey yavrularım! şehre hepiniz bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah’ın takdirini sizden engelleyemem. Hüküm yalnızca Allah’ındır. Onun için bütün tevekkül edenler O’na tevekkül etmelidirler.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 68. Ne zaman ki, şehre vardılar, o zaman babalarının kendilerine emrettiği şekilde girdiler. Gerçi bu şekilde girmeleri onlar hakında Allah’ın takdir ettiği hiçbir şeyi önleyemezdi, bu sadece Yakub’un içinden geçirdiği bir isteğin yerine getirilmesi oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 69. Yusuf’un yanına girdikleri vakit, o, kardeşini Bünyamin’i yanında alıkoydu. Dedi ki Bilesin, ben, senin kardeşinim! İşte bundan dolayı onların yapacaklarına sakın üzülme!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 70. Sonra onların bütün hazırlıklarını görünce, su kabını kardeşinin yükünün içine koydu. Sonra bir tellal şöyle bağırdı Hey kervan! Siz hırsızsınız, hırsız!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 71. Bunlara döndüler de dediler ki Ne arıyorsunuz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 72. Onlar da dediler ki Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 73. Allah’a yemin ederiz ki,» dediler, Muhakkak siz de anlamışsınızdır ya, biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 74. Peki yalancı çıkarsanız onun hırsızlık edenin cezası nedir?» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 75. Kimin yükünde çıkarsa, o kendisi onun cezasıdır. Biz zalimlere işte böyle ceza veririz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 76. Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin eşyalarından önce onların eşyalarını aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünün içinden çıkardı. İşte Yusuf’a biz böyle bir oyun öğrettik. Melikin kanunlarına göre, kardeşini alıkoymasına imkan yoktu. Ancak Allah dilerse o başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 77. Dediler ki Eğer o çalmışsa, daha önce bunun kardeşi de çalmıştı». O vakit Yusuf bunu içine attı, onlara hiç belli etmeden Siz çok fena bir mevkidesiniz, ne sıfat verdiğinizi Allah çok iyi biliyor» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 78. Dediler ki Ey vezir! Emin ol ki, bunun çok yaşlı bir babası var. Onun için yerine birimizi al. Gerçekten de biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 79. O dedi ki Eşyamızı yanında bulduğumuzdan başkasını tutuklamaktan Allah korusun. Çünkü öyle yaparsak zalimlerden oluruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 80. Ne zaman ki, onlar, onu kurtarmaktan ümit kestiler, o zaman fısıldaşarak oradan uzaklaştılar. Büyükleri dedi ki Babanızın sizden Allah adına ahit aldığını ve daha önce Yusuf konusunda ettiğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar ben artık burdan ayrılmam. Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 81. Siz dönün de babanıza deyin ki Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Yoksa gaybın bekçileri değiliz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 82. Hem orada bulunduğumuz şehir halkına, hem içinde bulunduğumuz kervana sor. Ve emin ol ki, biz kesinlikle doğru söylüyoruz.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 83. Babaları dedi ki Hayır, sizi nefisleriniz altadıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzel güzel sabretmek düşüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 84. Ve onlardan yüz çevirdi de Ey Yusuf’un ateşi, yetti artık, yetti!» dedi. Ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık yutkunuyor da yutkunuyordu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 85. Dediler ki Hâlâ Yusuf’u sayıklayıp duruyorsun. Allah’a yemin ederiz ki, sonunda eriyip gideceksin, tükenip helak olacaksın. Hayret doğrusu!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 86. Dedi ki Ben hüznümü, kederimi ancak Allah’a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 87. Ey oğullarım, gidin, Yusuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 88. Sonra Mısır’a gidip onun huzuruna girince, dediler ki Ey şanlı vezir! Biz ve çoluk çocuğumuz sıkıntı içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek zahire ver, ayrıca sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandırır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 89. O dedi ki Siz cahilliğinizde Yusuf’a ve kardeşine ne yaptığınızı biliyor musunuz?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 90. Onlar Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?» dediler. O da Ben Yusuf’um, bu da kardeşim» dedi, Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah’dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 91. Dediler ki Allah’a yemin olsun, Allah seni bize üstün kıldı. Biz gerçekten de büyük hata işlemiştik». Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 92. Yusuf dedi Bugün size bir ayıplama ve azarlama yoktur. Allah, sizi, mağfiretiyle bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 93. Alın şu gömleğimi götürün de babamın yüzüne sürün, gözü açılır. Ve bütün ailenizle toplanıp bana gelin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 94. Ne zaman ki, kafile Mısır’dan ayrıldı, öteden babaları dedi ki Eğer bana bunak demezseniz, doğrusu ben Yusuf’un kokusunu alıyorum.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 95. Dediler ki Vallahi sen hâlâ o eski şaşkınlığındasın.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 96. Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Yakub’un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı. Ben size demedim mi, ben Allah’dan sizin bilmediklerinizi bilirim.» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 97. Dediler ki Ey babamız, bizim için Allah’a istiğfar eyle. Biz gerçekten büyük günah işlemiştik.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 98. Dedi ki Sizin için Rabbimden ilerde bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz o çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 99. Ne zaman ki, onlar Yusuf’un yanına vardılar, işte o zaman Yusuf anasını ve babasını kucakladı, yanına aldı ve Buyurun Allah’ın dilemesiyle güven içinde Mısır’a girin» dedi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 100. Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 101. Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat!» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 102. İşte bu, sana vahiyle bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar yapacaklarına karar verip mekir oyun yaparlarken sen yanlarında değildin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 103. Sen ne kadar şiddetle arzulasan da, insanların çoğu iman edecek değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 104. Buna karşılık onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur’ân, âlemlere ancak bir öğüttür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 105. Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 106. Onların çoğu şirk koşmadan Allah’a iman etmezler imanlarına az çok bir şirk karıştırırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 107. Yoksa bunlar Allah’ın azabından hepsini saracak bir felaket gelmesinden veya farkında değillerken ansızın başlarına kıyametin kopuvermesinden güven içinde midirler? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 108. De ki İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah’a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar işte böyleyiz. Ben Allah’ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 109. Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de o memleketlerin halkındandı, onlar da kendilerine vahiy verdiğimiz birtakım erkeklerden başkası değillerdi. Şimdi o yerlerde şöyle bir gezip görmediler mi? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bir baksalar ya!... Elbette ahiret yurdu müttakiler için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 110. Nihayet peygamberleri onların iman etmelerinden ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalancı durumuna düştüklerini sanınca, onlara yardımımız geldi, yetişti; dilediklerimiz kurtarıldı. Suçlular topluluğundan bizim azabımız geri çevrilemez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 111. Gerçekten de onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır. Bu Kur’ân uydurulmuş herhangi bir söz değildir. Lâkin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
Okunuş hallerine göre Kılıç, Kapı ve Zirve duası olarak yerini alır. Açılmaz kapılar açılır olmazlar Okunuş إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ"İnne Rabbî latîfun limâ yeşâ'u innehû huvel alîmul hakîm" Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”5 vakit namazın ardından 129 kez okunurGün içinde sayı tutmadan ve dilimiz döndüğünce, okuyabildiğimiz kadarإِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء "İnne Rabbî latîfun limâ yeşâ'u" Bu şekilde okumaya devam edenler, bakın kısa bir zaman diliminden bahsetmiyorum, bu şekilde okumaya devam edenler önlerinde kapıların açıldığını, olmazların olduğunu göreceklerdir Bu nedenle bu okunuşa Kapı Duası Okunuş Cuma günü sabah Dua ve yatsı namazından sonra da günlük يوم الجمعة من دلائل الخيرات وشوارق الانوارHizbul yevmel Cuma min Delailul Hayrat ve Şevarigul EnvarCuma günü hizbi Hayırların Delili ve Nurların Işığı بسمِ اللهِ الرحمنِ الرحيمِBismillahirrahmanirrahimوأسألُكَ اللهمَّ بالاسماءِ العظامِ التي سميتَ بِها نَفْسَكَ ما عَلِمْتُ مِنْها وما لم أعلم .وأسألُكَ اللهمَّ بالأسمـاءِ التي دعاكَ بها سيدُنا آدمُ عليهِ السَّلامُ ve es'elüke Allâhümme bil esmâil izâmilletî semmeyte bihâ nefseke mâ alimtû minhâ ve mâlem a'lem. ve es'elüke Allahumme bil esmâilletî deâke bihâ seyyiduna Adem aleyhisselam رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ1- Rabbena zalemna enfusena Ve in lem tağfirlena ve terhemna lenekunenne minel الَّتِى دَعَاكَ بِهَا نُوحٌ Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Nuh aleyhisselamوَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا ۚ إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَحِيمٌ 2-Ve galerkebu fıha bismillahi mecraha ve mürsaha inne rabbı le ğafurur rahıymوَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِي دَعَاكَ بِهَا هُودٌ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Hud aleyhisselamإِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّهِ رَبِّي وَرَبِّكُم مَّا مِن دَآبَّةٍ إِلاَّ هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ3-İnnî tevekkeltu alâllâhi rabbî ve rabbikum, mâ min dâbbetin illâ huve âhızun bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sırâtın mustegîmوَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِي دَعَاكَ بِهَا إِبْرَاهِيمُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna İbrahim aleyhisselamرَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ4-Rabbenâ tegabbel minnâ inneke entessemiul alîmوَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِي دَعَاكَ بِهَا صَالِحٌ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Salih مُّجِيبٌ قَوِيٌّ عَزِيزٌ5-Garîbun Mucîbun Gaviyyun الَّتِي دَعَاكَ بِهَا يُونُسُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Yunus إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ6-Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu الَّتِي دَعَاكَ بِهَا أَيُّوبُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Eyyûb aleyhisselamرَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ7-Rabbi innî zalemtü nefsî fağfirlî fağafera lehû innehû huvel ğafururrahîm..وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا يَعْقُوبُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Yagub aleyhisselamوَاللّهُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ8-Vallâhül müsteânü alâ mâ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا يُوسُفُ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Yusuf aleyhisselamإِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ9-İnne Rabbî latîfun limâ yeşâ'u innehû huvel alîmul بِالْاَسْمَاءِ الَّتِىْ دَعَاكَ بِهَا. سَيِّدُنَا مُوْسى عَلَيْهِ السَّلاَمُ Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Musa aleyhisselam. رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ10-rabbi innî zalemtu nefsî fâgfirlî fe ğafera lehu,innehû huvel ğafûrur rahîm. وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا هارُونُ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Harun إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ11-Rabbi innî zalemtü nefsî fağfirlî fe ğafera lehû, innehû huvel ğafurur rahîmوَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا شُعَيْبٌ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Şuayb رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا 12-Vesia Rabbi kulle şey'in ilmâ,اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَAlallahi tevekkelnâ Rabbeneftah beynenâ ve beyne gavminâ bil haggi ve ente hayrul fâtihîn. وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا إسْمَاعِيلُ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna İsmail تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ13-Rabbena tegabbelminna inneke entessemiul alim وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا دَاوُدُ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha seyyidina Davûd aleyhisselam. اَللّٰهُمَّ إنّ۪ي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذ۪ي يُبلِّغُن۪ي حُبَّكَ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِنْ نَفْس۪ي وَأَهْل۪ي وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ14-Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke vel-amelellezî yübelliğuni hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mâlî ve minel-mâi’l-bêrid وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا سُلَيْمَانُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Süleyman aleyhisselam رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَّا يَنبَغِي لِأَحَدٍ مِّنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ15-rabbigfir lî veheb lî mulken lâ yenbagî li ehadin min ba’dî, inneke entel vehhâbوَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا زَكَرِيَّا عَلَيْهِ السَّلَامُve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Zekerriyya هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء16-Rabbi hebli min ledünke zürriyyeten tayyibeten inneke الَّتِى دَعَاكَ بِهَا يَحْيَى عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna Yahya إنّ۪ي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذ۪ي يُبلِّغُن۪ي حُبَّكَ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِنْ نَفْس۪ي وَأَهْل۪ي وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ17-Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke vel-amelellezî yübelliğuni hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mâlî ve minel-mâi’l-bêrid وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا أَرْمِيا عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Ermiya aleyhisselamلَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ المعبود المحمود18-Lâilâhe illallâhül mabûdul mahmûd. وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا شَعْياءُ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Şâ’ya' و أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ19-Rabbi ve ahsenul haligin. وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا إِلْيَاسُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna İlyas إنّ۪ي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذ۪ي يُبلِّغُن۪ي حُبَّكَ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِنْ نَفْس۪ي وَأَهْل۪ي وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ20-Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke vel-amelellezî yübelliğuni hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mâlî ve minel-mâi’l-bêrid وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا الْيَسَعُ عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna biha Elyes إنّ۪ي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذ۪ي يُبلِّغُن۪ي حُبَّكَ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِنْ نَفْس۪ي وَأَهْل۪ي وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ21-Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke vel-amelellezî yübelliğuni hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mâlî ve minel-mâi’l-bêrid وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا ذُوالْكِفْلِ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Zulkifli إنّ۪ي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذ۪ي يُبلِّغُن۪ي حُبَّكَ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أَحَبَّ إِلَيَّ مِنْ نَفْس۪ي وَأَهْل۪ي وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ22-Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke vel-amelellezî yübelliğuni hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve mâlî ve minel-mâi’l-bêrid وَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا يُوشَعُ عَلَيْهِ السَّلَامُ،Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Yuşa بسم الله الرحمن الرحيموَبِالْأَسْمَاءِ الَّتِى دَعَاكَ بِهَا عِيسَى عَلَيْهِ السَّلَامُVe bil esmailleti deake biha Seyyidüna İsa حَىُّ يا قَيّوُمُ يا شافي Yâ Hayyu Yâ Gayyûm Yâ Şâfi. وبالأسماءِ التي دعاكَ بِها سيدنا محمدٌ صلى الله عليه وسلم Ve bil esmailleti deake biha Seyyidüna Muhammedün sallallahü aleyhi ve sellem25-أَكْثَرُ مِنْ أَنْ يُحْصَى ekseru min en yuhsa sayısız daha fazlasıوعلى جميعِ النَّبِيِّينَ والمُرْسَلِينَ ، أن تُصَلِّيَ على سيدنا محمدٍ نَبِيِّكَ ، عددَ ما خلقتَهُ مِنْ قبلِ أن تكونَ السَّماءُ مَبْنِيَّةً ، والأرضُ مَطحِيَّةً والجِبالُ مُرْسيةً ، والبِحارُ مُجْراةً والعُيونُ مُنْفَجِرَةً ، والأنهارُ مُنْهَمِرَةً والشمسُ مُضْحِيَّةً والقَمَرُ مُضِيئاً والكَـواكِبُ مُسْتَنِيرَةً ، كُنْتَ حَيْثُ كُنْتَ ، لا يعلَمُ أحدٌ حَيْثُ كُنْتَ إلا أنتَ وَحْدَكَ لا شَرِيكَ لَكَVe alâ cemî-in Nebiyyîne vel murselîn en tusalliye ala Seyyidina Muhammedin Nebiyyike adede ma halagtehu min gabli ente kunes semau mebniyyeten vel ardu medhıyyeten vel cibalu mursiyyeten vel biharu mucraten vel uyunu munfecireten vel enharu munhamiraten veşşemsu mudhiyyeten vel gameru mudian vel kevakibu musteniraten kunte haysu kunte la yalemu ehadun haysu kunte illa ente vahdeke la şerike Okunuş Yusuf suresi ile Fatiha suresinin sırlı okunuşu bu şifredir. Fatiha 129 ve Latif isminin sayısı 129, şegangayil onun görevli meleğidir. 129 1+2+9=12 yusuf suresi Allah'ın izni ile inşaallah niyetin gün Allah rızası için iki rekat namaz kılın niyet edin ve güzel koku sürün kabe kokusu gibi kolonya ve dışarda satılan alkollü parfümleri kullanmayın bu çok başlamadan önce اللهم صلي على سيدنا محمد وأجعل نوره محيط بذاتي وحارسا لي من جميع جهاتي 100 مرة"Allahumme salli ala seyyidina muhammedin ve ec'al nuru muhiytu bizati ve harise li min cemiı cihati"100 defa bu salavatı الخميسPerşembe günü بسم الله الرحمن الرحيم عدد 129 ان ربي لطيف لما يشاء انه هو العليم الحكيم عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded Bismillahirrahmanirrahim129 aded inne rabbi latuyfun lima yeşau innehu huvel alimul hakim yusuf 100 129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayil يوم الجمعةcuma günü الحمد لله رب العالمين عدد 129 لا تدركه الابصار وهو يدرك الابصار وهو اللطيف الخبير عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded El hamdu lillâhi rabbil âlemîn 129 aded Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr ve huvel lâtîful habîr.En'am 103129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayil يوم السبتcumartesi günüالرحمـن الرحيم عدد 129 الم تر ان الله انزل من السماء ماء فتصبح الارض مخضرة ان الله لطيف خبير عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded Er rahmânir rahîm129 aded Elem tera ennallâhe enzele mines semâi mâen fe tusbihul ardu muhdarraten,innallâhe latîfun habîr. Hacc 63 129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayilيوم الأحدpazar günüمالك يوم الدين عدد 129يا بني انها ان تك مثقال حبة من خردل فتكن في صخرة او في السماوات او في الارض يات بها الله ان الله لطيف خبير عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded Mâliki yevmid dîn129 aded Yâ buneyye innehâ in teku miskâle habbetin min hardalin fe tekun fî sahretin ev fîs semâvâti ev fîl ardı ye’ti bihâllâhbihâllâhu, innellâhe latîfun habîr.Lokman 16129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayilيوم الإثنينPazartesi günüإياك نعبد وإياك نستعين عدد 129 واذكرن ما يتلى في بيوتكن من ايات الله والحكمة ان الله كان لطيفا خبيرا عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn129 aded Vezkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi vel hikmeti,innallâhe kâne latîfen habîrâ Ahzab 34 129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayilيوم الثلاثاءsalı günü اهدنــــا الصراط المستقيم عدد 129 الله لطيف بعباده يرزق من يشاء وهو القوي العزيز عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded İhdinâs sırâtel mustagîm129 aded Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzugu men yeşâu, ve huvel gavîyyul azîz. Şûra 19 129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayilيوم الأربعاءçarşamba günüصراط الذين أنعمت عليهم غير المغضوب عليهم ولا الضالين عدد 129 الا يعلم من خلق وهو اللطيف الخبير عدد 129 يالطيف عدد 129 يا شقنقيل عدد 129129 aded Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril mağdûbi aleyhim ve lâd dâllîn129 aded Elâ ya’lemu men halag,ve huvel latîful habîr. Mülk 14 129 aded Yâ Latıyfu129 aded Yâ şegangayil En son bu salavatla kapatın اللَّهُمَّ صَلِّ عَلى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الفاتِحِ لِمَا أُغْلِقَ و الخاتِمِ لِمَا سَبَقَ نَاصِرِ الحَقِّ بَالحَقَّ و الهَادِي إلى صِرَاطِكَ المُسْتَقِيمِ و عَلَى آلِهِ حَقَّ قَدْرِهِ و مِقْدَارِهِ العَظِيمِAllahümme salli ala muhammedinil fatihi lima uğliga ve hatimi lima sebega nâsırıl haggı vel hâdi sıratıkel mustegıym ve ala alihi haggı gadrihii ve migdarihil azim.
Kuranın Kerimin Önemli sürelerinden olan En’am süresi ve ayetleri, Müslümanlar için çok önemli olan ve pek çok okunan surelerden biridir. Peki Enam süresinin fazileti ve sırları nelerdir? derken şunu unutmamak lazımdır. Kur’an okumanın faziletiyle ilgili bütün rivayetler Kur’an’ın her suresi ve ayeti için geçerlidir. Onun için Yüce kitabımız kuran-ı kerim’i okumanın faydaları oldukça fazladır. Ebû Hüreyre Hazretlerinin, Kur’an okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz asm’den rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mü’min gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir “Kıyamet gününde Kur’an-ı Kerîm gelecek ve Allah Teâlâ’ya Yâ Rabbî! Kur’an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle!’ diyecek; bunun üzerine Kur’an okuyan kimse şerefle süslenecek.” Kur’ân-ı kerîmin altıncı sûresi. En’âm sûresi Mekke’de nâzil oldu indi. Yüz altmış beş âyet-i kerîmedir. En’âm, deve, koyun ve sığır gibi hayvanlara denir. Allahü teâlâ bunları ve daha nice hayvanı insanların faydalanması için yarattığı hâlde, inanmayanların âciz varlıklar olan bi r kısım hayvanlara tapınmalarından bahsedildiği için sûre bu ismi almıştır. En’âm sûresinde; İslâm dîninin îmân esasları, dünyâ hayâtının fânî geçici, oyun ve eğlenceden ibâret olduğu, âhiretin daha hayırlı olduğu, hazret-i İbrâhim’in üvey babası ve kavmi ile olan mücâdelesi, hazret-i İshâk, Yâkûb, Dâvûd, Süleymân, Eyyûb, Yûsuf, Mûsâ, Hârûn, Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ, İlyâs, İsmâil, Elyesa’, Yûnus ve Lût’un aleyhimüsselâm fazîletleri üstünlükleri, Allahü teâlânın adı anılmadan Besmele çekilmeden kesilen hayvanların etinden yememek, günahtan sakınmak, Allah’a ortak koşmamak, Ana-babaya iyilikte bulunmak, yetim malı yememek, ölçü ve tartıyı hakkıyla, eksiksiz yerine getirmek gibi hükümler bildirilmektedir. Senâullah-ı Dehlevî, İbn-i Abbâs EN’AM SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI Kim En’âm sûresini gece ve gündüz okursa, yetmiş bin melek ona salât istiğfâr eder ve onun için af diler. Hadîs-i şerîf-Envâr-üt-Tenzîl Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki “Bir kimse, sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra, En’âm sûresinin başındaki üç âyet-i okursa, Allahü Teâlâ, o kimse için yetmiş bin melek vazifelendirir, bunlar kıyâ-mete kadar o kimse için istiğfâr ederler.” “Kim En’âm sûresini, arasına dünya kelâmı sokmadan okursa, Allahü Teâlâ o kimsenin geçmiş günahlarını affeder.” “Hâlis bir niyetle kılman iki rek’at namazda, Fâtiha’-dan sonra En’âm sûresini okuyan, her türlü tehlikelerden korunur.” “Kim En’âm sûresini gece ve gündüz okursa, yetmiş bin melek ona istiğfâr eder ve onun için af diler.” Hazret-i Ömer buyurdu ki “En’âm sûresi Kur’ân-ı Kerîm’in en faziletli sûrelerinden biridir.” İmâm-ı Şâfiî buyurdu ki “Her kim sabah ve akşam sûre-i En’âm’m başındaki üç âyetini yedişer defa okuyup ellerine üfleyerek vücûdunu mesh ederse, hastalık ve ağrılardan emin olur.” En’am Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler 1 – İstek ve dileğinin olması için yedi 7 kere okunur. 2 – Her kim iki rekat nafile bir namaz kılar, zamm-ı sure olarak En’am suresini okur, namazdan sonra dua ederse, duası bi-iznillah kabul olur ve her türlü sıkıntı ve kötülüklerden muhafaza olur. 3 – En’am suresi nazil olduğunda, ufku kapatacak kadar melekler kaplamıştır. 4 – 41 kere okuyanın kısmeti açılır. 5 – Her kim dünya kelamı konuşmadan En’am suresini okursa geçmiş günahları affedilir. 6 – Araba… gibi bir binek aracını her türlü tehlikelerden korumak isteyen kişi, bu surenin tamamını bir kağıda yazarak arabaya asmalıdır. 7 – Hz. Ömer Radıyallahü Anh buyurdu ki “En’am suresi Kuran-ı Kerim’in en faziletli surelerinden biridir.” 8 – İmam Şafi Rahimehullah buyurdu ki “Her kim sabah ve akşam En’am suresinin başındaki üç. ayeti 1-3 Ayetleri yedişer kere okuyup ellerine üfleyerek vücuduna sürerse, hastalık ve ağrılarından emin olur. 9 – Her kim öfkesini yatıştırmak, fitne ve şiddeti engellemek istiyorsa, o anda ayakta ise oturmalı ve En’am Suresinin 13. ayetini okumaldır. 10 – Sıkıntı ve üzüntü içinde olup, sıkıntıdan uyuyamayan bir kişi, yatağa yattığında En’am suresinin 17-18. ayetlerini 7 kere okursa, bi-iznillah rahata kavuşur. 11 – Bir mekanda haşerelerin olmaması isteniyorsa, şu manevi reçete uygulanmalıdır. Abdestli iken En’am Suresinin 44. ayetini bakır bir kabın içine reyhan suyu ile yazar, içerisine kimyonla karıştırılmış su koyar, akşamdan sabaha kadar bekletip mekana bir veya iki defa serpmelidir. 12 – Bir kimse En’am suresinin 59-62. ayetlerini abdestli olduğu halde keten bir kumaş üzerine yazar ve bu kumaşı yastığının altına koyarsa, şüphe edip bir türlü öğrenmediği bir meseleyi Allah’u Teala rüyasında gösterir. 13 – Dalgalı bir denizde yolculuk yapan bir kişi, En’am suresinin 63-64. ayetlerini bir kağıda yazıp denize bırakırsa, bi-iznillah sağ-salim karaya ulaşır. 14 – Evden kaçan bir kimseyi ve bilinen bir hırsız tarafından çalınan bir eşyayı Allah’ın yardımıyla geri getirmek için şu reçete uygulanır Bir levha veya bir kağıdın üzerine büyükçe bir daire çizilir. Bu Dairenin ortasına o kişilerin isimleri Anne ismi ….. oğlu ….. gibi ile beraber yazılır. O isimleri etrafına En’am suresinin 71. ayetini yazıp, kimsenin ayak basmayacağı temiz bir yere göülür. 15 – Her kim En’am Suresinin 25, Nahl Suresi 108, Kehf Suresi 57, Casiye Suresi 23 ayeti kerimelerini okumaya devam ederse, maddi ve manevi her türlü bela, musibet ve felaketlerden korunur. 16 – Her kim En’am Suresinin 122. ayetini okumaya devam ederse, her türlü maddi ve manevi hastalıklardan şifa bulur. 17 – Her kim zengin olmak ve bol kazanç. elde etmek istiyorsa, bir işe teşebbüs etmeden önce En’am suresinin 141. ayetini zeytin ağacından bir tahta üzerine yazıp iş yerine asmalıdır. Eğer kazanç sağlayacağı şey araba ise, bir kağıda yazıp arabaya asmalıdır. Bi-İznillah kazancı bol olur. ENAM SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? İbn Abbâs’tan gelen bir rivayete göre, Sure’nin tamamı bir defada Mekke’de vahyedilmiştir. Yezid’in kızı ve Hz. Muaz İbn Cebel’in ilk yeğeni Esma şöyle der “Bu surenin indiği vahyedildiği sırada Hz. Peygamber dişi bir deve üzerinde bulunuyor ve ben de devenin yularını tutuyordum. Deve öylesine bir ağırlık hissetti ki, Peygamber’in altında sanki kemikleri kırılıyordu.” Daha başka rivayetlerden, Hz. Peygamber’in surenin tamamını indiği gece yazdırdığını öğreniyoruz. Surenin konusu, onun Hz. Peygamber’in Mekke’deki son yılında indiğini açıkça göstermektedir. Yezid’in kızı Esma’dan gelen rivayet de bunu doğrulamaktadır. Esma Ensar’dan olduğuna ve İslâm’ı Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra kabul ettiğine göre, onun Hz. Peygamber’i Mekke’de ziyareti Peygamber’in Mekke’deki hayatının son yılında olsa gerektir. Çünkü bundan önce Peygamber’in Ensar’la ilişkisi, Ensar’dan bir kadının kendisini Mekke’de ziyarete geleceği düzeyde içten değildi. İndiği dönemi tesbit ettikten sonra, Surenin gerisinde yatan gerçeği görmek kolaydır. Hz. Peygamber’in insanları İslâm’a çağırmaya başlamasının üstünden oniki yıl geçmişti. Kureyş’in düşmanlığı ve yaptığı işkenceler en çekilmez ve vahşi bir durum almış, bu yüzden müslümanların çoğunluğu yurtlarını bırakıp, Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalmışlardı. Bütün bunların ötesinde, Hz. Peygamber’in iki büyük destekcisi olan Ebu Talip ve Hz. Hatice artık ona daha fazla yardım edecek ve güç verecek durumda değillerdi. Peygamber tüm dünyevi desteklerden yoksun kalmıştı. Fakat, buna rağmen muhalefetin keskin dişleri arasında görevini sürdürüyordu. Sonuçta, bir yandan da bir bütün olarak Mekke toplumu inat ve inkârın içine girmiş bulunuyordu. İslâm’a karşı bir eğilim gösteren herkes alay, eğlence, kınama, işkence ve sosyal boykota maruz bırakılıyordu. Bu kara günlerdeydi ki, Mekke’de İslâm’ı kabul eden Evs ve Hazrec’in bir takım etkili kişilerini çabalarıyla İslâm’ın serbestçe yayılmaya başladığı Yesrib’den bir ümit ışığı belirdi. İslâm’ın başarıya giden yolunda mütevazi bir başlangıçtı bu ve kimse bu başlangıcın gizlediği büyük potansiyeli kestirebiliyor değildir. Çünkü, sıradan bir gözlemciye göre bu zamanda henüz İslâm zayıf bir hareketti; yalnızca, Peygamber’in kendi ailesi ve hareket’in birkaç yoksul bağlısının zayıf desteği dışında hiçbir destek yoktu. Açıktır ki, yoksul müslümanların da, düşmanları haline gelen ve kendilerine işkence yapan kendi kavimlerince terkedildiklerinden, yapabilecekleri fazla bir yardım olamazdı.
yusuf süresi 100 ayet fazileti