KURAN İLE DALGA GEÇENLER. inancını akıl ile desteklemiş oldun? "Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunu biliyorum çünkü, Kuran öyle diyor." yavrum benim. alsın.. bu kelimeler Arapça olarak "kapı cins ismi" ve "açmak fiilinden"oluşsun.. örneğin bu ifadenin bulunduğu ayet grubu-pasajı "kapı açıldı" tümcesini şehrin
İlahiadaleti es geçenler eninde sonunda kendi adaletlerinin mahkumu olurlar. Tarih bunun örnekleri ile dolu. bu görevi vahidet-i vücut birliğinde Allah'ın da yardımı ile yapabilir. Özetle ibadet; şahit olmak ve şehid olmaktır. Rabbimiz Kuran'da Cumua Salatı ile ve Hac Ayetleri ile bize bu rejimi önermektedir.
Buifade Kuran'da "Allah'ın kanunları" anlamında kullanılmaktadır. Ayetlerde, bu kanunların daima geçerliliğini koruduğu haber verilmiştir. Bu konudaki bir ayette Allah şöyle buyurur: (Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Allah'ın sünnetidir. Allah'ın sünnetinde kesin olarak bir değişiklik bulamazsın.
Kurandaalay ile alakali tahmini 42 ayet geçiyor: 2:14 - Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler. 2:15 - (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet
TasvirYasağı İslam etkisi ile ortaya çıkan eserlere baktığımızda bitkisel ve geometrik bezemeler oldukça fazla iken insan figürünün bunlara oranla oldukça az olduklarına şahit oluruz. İslamiyet ‘te tasvir yasağı olmamakla birlikte bu durum zamanla ortaya çıkan yorumlamaların bir sonucudur. Kur’an ‘da insan figürünü ve resmi yasaklayan net bir ayet yoktur ancak
Fast Money. Allah’ın varlığının delilleri 10/31- De ki “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hakimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?” “Allah” diyecekler. De ki “O halde Allah’a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?” 10/32- İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Hak’tan sonra sadece sapıklık vardır. O halde nasıl oluyor da Hak’tan döndürülüyorsunuz? 10/33- Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, “Onlar artık imana gelmezler” sözü, işte böylece gerçekleşmiştir. 10/34- De ki “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan, başlangıçta yaratmayı yapacak, sonra onu tekrarlayacak kimse var mı?” De ki “Allah başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. O halde nasıl oluyor da haktan çevriliyorsunuz?” 10/35- De ki “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı?” De ki “Hakka Allah iletir.” Öyle ise, hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?” 10/36- Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. 14/10- Peygamberleri dedi ki “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi imana çağırıyor. Onlar, “Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin” dediler. 21/30- İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? 21/31- Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve varacakları yere yol bulabilsinler diye ondan geçitler yollar meydana getirdik. 21/32- Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, Allah’ın varlığını gösteren delillerden yüz çevirmektedirler. 21/33- O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler. 22/5- Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz düşünün ki hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan meniden, sonra bir “alaka”dan2, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan3 yarattık ki size kudretimizi apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da akıl, temyiz ve kuvvette tam gücünüze ulaşmanız için sizi kemale erdiriyoruz. İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hale gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir. 2-3 22/6- Bu böyle. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. Şüphesiz O ölüleri diriltir ve O her şeye hakkıyla kadirdir. 22/61- Bu böyle. Çünkü Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. 22/62- Bu böyle. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O’nu bırakıp da taptıkları ise batılın ta kendisidir. Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür. 23/48- Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helak edilenlerden oldular. 23/49- Andolsun, hidayete ersinler diye Mûsâ’ya Kitabı Tevrat’ı verdik. 29/61- Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. O halde nasılhaktan döndürülüyorlar? 30/21- Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. 30/22- Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır 30/23- Geceleyin uyumanız ve gündüzün onun lütfundan istemeniz de O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır. 30/24- Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size göstermesi, gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır. 30/25- Emriyle göğün ve yerin kendi düzenlerinde durması da O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Sonra sizi yerden kalkmaya bir çağırdı mı, bir de bakarsınız ki dirilmiş olarak çıkıyorsunuz. 31/29- Görmedin mi ki Allah geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri kendi yörüngesinde belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. 31/30- Bu böyledir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise bâtıldır. Şüphesiz Allah yücedir, büyüktür. 31/31- Görmedin mi ki, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir. Allah bunu âyetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. Şüphesiz ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla şükreden herkes için ibretler vardır. 36/33- Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler 36/34,35- Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2 2 36/36- Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve daha bilemedikleri nice şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. 36/37- Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. 36/38- Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiridüzenlemesidir. 36/39- Ayın dolaşımı için de konak yerleri evreler belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. 36/40- Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 36/71- Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin kudretimizin eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. 36/72- Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. 36/73- Onlar için bu hayvanlarda daha pek çok yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? 39/21- Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp haline getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır. 39/38- Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette, “Allah”, derler. De ki “Peki söyleyin bakalım? Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah’ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar onun rahmetini engelleyebilirler mi?” De ki “Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O’na tevekkül ederler.” 41/10- O, dört gün içinde dört evrede, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. 41/11- Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler. 41/12- Böylece onları, iki günde iki evrede yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. 41/13- Eğer yüz çevirirlerse onlara de ki, “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım.” 41/37- Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde 4 41/38- Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar melekler, gece gündüz hiç usanmadan onu tespih ederler. 41/39- Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur Sen yeryüzünü boynu bükük kupkuru görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz o, her şeye gücü hakkıyla yetendir. 41/53- Varlığımızın delillerini, kainattaki uçsuz bucaksız ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi? 41/9- De ki “Siz mi yeri iki günde iki evrede yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” 42/29- Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, O’nun varlığının delillerindendir. O, dilediği zaman, onları bir araya getirmeye de gücü yetendir. 42/32- Denizde dağlar gibi yüzen gemiler, O’nun varlığının delillerindendir. 45/3- Şüphesiz, göklerde ve yerde, inananlar için Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren nice deliller vardır. 45/6- İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? 7/26- Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva Allah’a karşı gelmekten sakınma elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu giysiler, Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar diye onları insanlara verdik. 88/17- Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır! 88/18- Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir! 88/19- Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir! 88/20- Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır! 88/21- Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. 88/22- Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.
Kuranda Dalga ayetleri, Dalga’ Kelimesi ile İlgili Ayetler Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Karada ve denizde sizi gezdiren O’dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve tam bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu dalgalarla gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O’na gönülden katıksız bağlılar muhlisler’ olarak Allah’a dua etmeye başlarlar “Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak Sana şükredenlerden olacağız.” Yunus Suresi, 22 Gemi Onlarla dağlar gibi dalgalar içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi “Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kafirlerle birlikte olma.” Hud Suresi, 42 Oğlu Dedi ki “Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur.” Dedi ki “Bugün Allah’ın emrinden, esirgeyen olan Allahdan başka bir koruyucu yoktur.” Ve ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu. Hud Suresi, 43 Ya da inkar edenlerin amelleri engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur. Nur Suresi, 40 Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O’na halis kılan gönülden bağlılar’ olarak Allah’a yalvarıp yakarırlar dua ederler. Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkar etmez. Lokman Suresi, 32
Önce Kuran’dan konuyla ilgili ayetleri verelim Allah katında din İslam’dır/Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık/haset yüzünden ihtilafa düştüler... Kim Allah’ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah hesabı çabucak görecektir. Ali İmran Suresi, 19 Kim İslam'dan/Allah'a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir. Ve o, âhirette hüsrana düşenlerdendir. Ali İmran Suresi, 85 İslam, Allah’a teslim olmak demektir. Tüm Peygamberler insanları Allah’a teslim olmaya davet etmişler, Hristiyanlık, Yahudilik gibi farklı farklı dinler yaymaya çalışmamışlardır. Fakat zulmedenler, sonradan, dinlerini yozlaştırmış ve kendilerine başka başka isimler takmış, parçalanmışlardır. Kuran, her konuda olduğu gibi bu konularda da bütünlüğü içerisinde ele alınmalıdır. Kuran’a göre, Yahudi ve Hristiyan topluluğundan Allah’a gerçekten teslim olmuş bazıları da cennete gidebilecektir. Müslümanlar, “Yahudi ve Hristiyanlar cennete giremez,” diyerek, aslında şu ayetteki, Yahudi ve Hristiyanların düştüğü hataya düşüyorlar "Yahudi veya Hıristiyanlardan başkası cennete giremez," dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki "Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin." Bakara Suresi, 111 Görüldüğü gibi, Yahudi ve Hristiyanlar da, kendilerinden başkalarını cennete layık görmeyip dinlerinde bir yalan uydurmuşlar. Allah ise onlardan delil istiyor. Zaten biz de, “Yahudi ve Hristiyanlar cennete giremez,” diyen Müslümanlardan delil istiyoruz, ama bir delilleri yok. Kuran şunu söyler Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. Bakara Suresi, 62 Bu ayeti dile getirince bazı Müslümanlar, bu ayette bahsedilen cennete gideceklerin, Peygamber dönemindeki Hristiyan ve Yahudiler olduğunu iddia etmektedirler, fakat bu iddialarının da Kuran’dan bir delilini gösterememektedirler. Kuran, açık açık Hristiyan ve Yahudilerin de cennete gideceğini müjdelemektedir. “Sadece Peygamber zamanındaki Yahudi ve Hristiyanlar cennete girecektir,” şeklinde bir ayet yoktur. Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. Maide Suresi, 69 Sadece Allah’a inanıp, dosdoğru hareket eden, Allah’a ortak koşmayan, Allah’ı anan, ahirete iman eden, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman eden, iyilik eden, kötülükten uzak duran insanlar hangi toplulukta doğarlarsa doğsunlar, Allah’a teslim olmuşlardır. Şüphesiz ki, kimin samimi bir şekilde kendisine teslim olup olmadığını en iyi Allah bilmektedir. Kuran, Yahudi ve Hristiyan topluluğun, çoğunun yoldan çıkmış olduğunu ama hepsinin bir olmadığını söyler Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir Dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. "Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok" dedikleri için böyle davranıyorlar ve Allah'a karşı bile bile yalan söylüyorlar. Ali İmran Suresi, 75 Hepsi bir değildir. Kitap verilenler içinde gece vakitlerinde Allah'ın ayetlerini okuyup secdeye kapanan doğru bir topluluk vardır. Allah'a ahiret gününe inanır, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve hayırlara koşuşurlar. İşte onlar, iyi kimselerdendirler. Ne hayır işlerlerse, asla karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilir. Ali İmran Suresi, 113-115 Yahudi ve Hristiyanların cennete giremeyeceğini iddia edenlerin bir başka delili ise, ”Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin” ayetidir. Önce bu ayeti, sonra da bundan birkaç ayet sonraki ayeti okuyalım Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. Maide Suresi, 51 Oysa birkaç ayet sonra, onlardan dinimizle eğlenenleri dost tutmamamız gerektiği anlatılır Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının. Maide Suresi, 57 Ayrıca nasıl oluyor da Hristiyan ve Yahudileri dost tutamıyorsak, onlarla evlenebiliyoruz ki? Kuran'a göre bir Müslüman isterse onlardan biriyle evlenebilir. Tabiki üçleme yapıp açıkça şirke düşmemiş olanlarıyla... Bugün size bütün temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilmiş olanların yemekleri size helaldir. Sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınların iffetlileriyle, sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanların iffetli hanımları da mehirlerini verdiğiniz takdirde; iffetinizi korumanız, zinadan uzak kalmanız ve şunu-bunu dost tutmamanız şartıyla size helaldir. İmanı tanımayıp nankörlük edenin ameli boşa gitmiştir. Ve o, ahirette de hüsrana uğrayanlardandır. Maide Suresi, 5 Kuran’a göre elbette Allah’a ortak koşanları dost edinmemeliyiz. Eğer Maide 51’in öncesine ve sonrasına bakarsak, bu ayetlerde bahsedilen dost edinmemenin, Ehlikitap içerisindeki küfre sapanlar, azgınlık sergileyenler, Kuran’ı ve peygamberimizi beğenmeyenler, din ile dalga geçenler olduğunu anlayabiliriz. Yahudi ve Hristiyanlar ile evlenme izni olduğunu düşünürsek ve onlara da cennet vaat eden ayetleri hatırlarsak; Yahudi ve Hrsitiyanlar’ın hepsinin bir olmadığını, içerisinden iman edenler ve cennete girecekler olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Örneğin, Maide 58’de bahsedilen olayda, Ehlikitap’ın, namaz çağrısını alaya aldıklarını görüyoruz. Ayetleri art arda okursak göreceğiz ki, Yahudi ve Hristiyanların, iman edenlere yaptıkları kötülükler anlatılmış. İşte böyleleridir dost olmamamız/uzak durmamız gerekenler. Bu ayetlerin hemen ardından yani Hristiyan ve Yahudilerden azgınlık sergileyenler kötülendikten sonra, Maide Suresi 69. ayette ise Allah’a ve ahiret gününe inanıp iyi işler yapan Hristiyan ve Yahudiler için korku olmayacağı belirtilmiş Maide Suresi 69. ayeti yukarda vermiştik. Kuran’da Hristiyan ve Yahudiler defalarca eleştirilir. Onlara, inanın, üçlemeyin, aşırılığa gitmeyin, kitabınızı uygulayın diye öğüt verilir. İşte birkaç örnek Ey ehlikitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine inanın. "Üçtür!" demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter. Nisa Suresi, 171 Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbette ki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü! Maide Suresi, 66 De ki "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azlığını elbette artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık. Maide Suresi, 68 Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, içinde sürekli kalıcılar olarak cehennem ateşindedirler. İşte onlardır yaratılmışların en şerlisi. Beyyine Suresi, 6 Fakat onlardan bir azınlığın cennete gideceği de, bazı Müslümanların iddialarının aksine Kuran’da açık açık yazıyor Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "Biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar. Resule indirileni dinlediklerinde farkına vardıkları gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Şöyle derler "Ey Rabbimiz, iman ettik. Artık bizi de gerçeğin tanıklarıyla birlikte kaydet." "Rabbimizin bizi barışseverler arasına koymasını umup dururken, Allah'a ve bize gelen gerçeğe neden inanmayacakmışız?" Böyle söyledikleri için Allah onları, altlarından ırmaklar akan cennetlerle lütuflandırdı. Sürekli kalıcıdırlar orada. İşte budur güzel davrananların ödülü. Maide Suresi, 82-85 Kuran’da birçok ayette kitap verilenlerle iyi geçinmemiz, onları daima barışa davet etmemiz önerilir. Böylece, “Dinini değiştireni öldürün,” gibi meşhur hadislerin de uydurma oldukları bir de bu delillerle ortaya çıkmış oluyor. Şu aşağıdaki ayete göre hareket eden bir Peygamber “Dinini değiştireni öldürün,” hadisini söyler mi hiç Ehlikitap'la, en güzel olan yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin "Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; Tanrımız ve Tanrınız bir. Ve biz O'na teslim olanlarız." Ankebut Suresi, 46 De ki “Ey ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah’ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim.” Eğer yüz çevrilirse şöyle söyle “Tanık olun, biz Müslümanlarız/Allah’a teslim olanlarız.” Ali İmran Suresi, 64 Dini öğrenmek için Kuran yeterlidir. Eğer biz kendi hurafelerimizi haklı çıkarmak adına Kuran’dan başka kitaplara sarılmayı bırakırsak; Kuran’ın ne kadar açık, anlaşılır, akılcı ve aydınlık bir kitap olduğunu daha iyi görebileceğiz. Tüm bu delillerden sonra, Yahudi ve Hristiyanların cehennemlik olduğu iddiasını sürdürmek Allah’ın ayetlerini inkar etmek olmaz mı? Ehlikitap’tan öyleleri var ki, Allah’a, size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. Allah karşısında ürperirler; Allah’ın ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte bunlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Allah, hesabı çabucak görüverir. Ali İmran Suresi, 199
Hamd; konuştuğu ayetlerle insana yol gösteren, yarattığı kevni ayetlerle insana öğüt veren, insanı başlıbaşına bir ayet kılarak ona değer veren Allah'a olsun. Salât ve selam; O'nun ayetlerini bize ulaştıran, kevni ayetleri görebilmenin yollarını öğreten, kendisi Allah'ın cc rahmet ve hikmetine ayet olan Muhammed Mustafa'ya, ailesine ve ashabına olsun. Kur'an-ı Kerim'i okuyan bir mümin, sıklıkla 'ayet' kelimesiyle karşılaşır. Tekil ve çoğul olarak üç yüz seksen iki 382 defa Kur'an'da tekrar eden ayet, yol levhaları gibi hayatın her alanına serpiştirilmiştir. Ayetlerin sahibi Allah'tır ve ayetleriyle mümine seslenmekte, onunla konuşmakta, ona yol göstermekte, unuttuğu kulluk gerçeğini hatırlatmaktadır. Bu yazıyı kaleme almamın nedeni, Allah'ın yol gösteren ve eğiten ayetlerine karşı farkındalığımı arttırmak, kulluk yolunun levhaları olan ayetleri görünür kılmak ve bu bilgileri kardeşlerimle paylaşmaktır. Ayet Nedir? Arapça bir kelime olan ayet; işaret, belirti, emare, iz, ayrı duran, münferit, topluluk ve insanı hayrette bırakan benzersiz gibi anlamlara gelmektedir. Kur'an ıstılahında ayet; lugat manasına uygun olarak farklı anlamlarda kullanılmıştır • Sureleri oluşturan, fasılalarla birbirinden ayrılmış Kur'an ayetleri.[1] • Bir olaydan çıkarılması gereken ders ve tecrübe.[2] • Kafirleri İslam'a davet etmek ve müminlerin imanını arttırmak için yaratılan mucizeler.[3] • Allah'ın cc varlığına ve birliğine, güzel isimlerine ve yüce sıfatlarına delalet eden kevni ayetler.[4] Ayetler Her Yerde ve Apaçık Kur'an'da ayetlerin izini sürdüğümüzde şu yalın gerçekle karşılaşırız Ayetler her yerde ve apaçık. Evet, gözün gördüğü, kulağın duyduğu, kalbin aklettiği ve hislerin algıladığı herşey Allah'ın cc bir ayeti olabilir. Ve her bir ayet biz insanları hidayet etmek, bize hatırlatmak, bizi eğitmek, imanımızı arttırmak için El-Alim ve El-Hakim olan Allah tarafından indirilmiş ya da yaratılmıştır. "Şüphesiz ki, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değiştirmesinde, insanlara fayda sağlayarak denizde yüzen gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirdiği ve ölümünden sonra yeryüzünü kendisiyle canlandırdığı suda, orada yaydığı farklı türdeki her bir canlıda, rüzgarların çevrilip yönlendirilmesinde, gök ve yer arasında emre amade kılınmış olan bulutlarda akledenler için üzerinde düşünülüp, bunları yapanın tek ilah olduğu ve kulluğun yalnızca kendisine yapılması gerektiğine dair deliller vardır." [5] "Sizi topraktan yaratması, sonra da sizlerin üreyip çoğalarak insan olarak yayılmanız O'nun kudret ve azametine delil olan ayetlerindendir. Kendilerinde sükûnet bulup huzura kavuşasınız diye sizin için nefislerinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet kılması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki, bunda düşünen topluluk için ayetler vardır. Göklerin ve yerin yaratılması, dilleriniz ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki, bunda âlimler için ayetler vardır. Gece ve gündüz uyumanız, onun lütuf ve ihsanından rızkınızı aramanız da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki, bunda işiten bir topluluk için ayetler vardır. Size korku ve ümide sebep olan şimşeği göstermesi, gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat vermesi de O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki, bunda akleden bir topluluk için ayetler vardır. Göğün ve yerin O'nun emriyle ayakta durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden sura üfleyerek tek çağırışla çağırdığı zaman hemen kabirlerinizden çıkarsınız." [6] "O Kur'an'ın hak olduğu kesin bir şekilde kendilerine belli olsun diye, ayetlerimizi hem ufukta hem de kendi nefislerinde onlara göstereceğiz. Rabbinin her şeyin üzerinde şahit olması yetmez mi?" [7] Buna göre; yer ayettir, gök ayettir, bulut ayettir, insan ayettir, eşler bir ayettir, gece ayettir, gündüz ayettir, rengimiz ayrı dilimiz ayrı bir ayettir, taşıtlar birer ayet, dağlar ayet, yollar ayettir. Allah cc insanı hidayet etmek için bu ayetleri indirmek ve yaratmakla yetinmez. Ayetler üzerinde öyle bir tasarrufta bulunur ki; onları apaçık kılar. Cahil ve zalim olan insan, Allah'ın ayetlerini görsün ve Rabbine bir yol tutsun diye • "Size ayetlerini gösteren O'dur..." [8] • "Akledesiniz diye sizin için ayetleri açıkladık." [9] • "İşte bunlar sana hak olarak okuduğumuz Allah'ın ayetleridir." [10] • "Ayetleri türlü şekilde açıklayışımıza/farklı yollarla anlatışımıza bir bak." [11] • "Allah bilen bir toplum için ayetleri tafsilatlandırıyor." [12] • "Sonra Allah ayetlerini muhkem kılar/sağlamlaştırır..." [13] Allah'ın Ayetleri Karşısında İnsanlar Allah'ın cc ayetleri apaçık olmasına ve bizzat Allah tarafından açıklanıp gösterilmesine, farklı şekil ve yollarla tafsilatlandırılmasına, şüpheye yer bırakmayacak şekilde sağlamlaştırılmasına rağmen; Allah'ın ayetleri karşısında insanlar iki kısma ayrılırlar. Kimisi Allah'ın ayetlerini mümin bir tavırla kimisi de kafir bir tavırla karşılar. • İnananlar ve inkâr edip yalanlayanlar "Onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda dediler ki 'Biz ona iman ettik. Hiç şüphesiz o Rabbimizden gelen bir haktır...' " [14] "Ayetlerimizi inkâr eden ve yalanlayanlara gelince; işte bunlar ateşin ehlidir ve orada ebedi kalacaklardır." [15] • Allah'ın ayetlerini kuvvetle/ciddiyetle alanlar ve alaya alanlar "Size verdiğimiz kitabın ayetlerine kuvvetle yapışın..." [16] "Ayetlerimizden birini öğrenecek olsa, onu alaya alır..." [17] • Allah'ın ayetlerine ilgisiz kalan/yüz çevirenler ve tüm benliğiyle yönelenler "Allah'ın ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde ondan yüz çevirenden daha zalim kim vardır?" [18] "Onlar, Rabblerinin ayetleri kendilerine hatırlatıldığında sağır ve kör gibi davranmazlar. Kulak kabartıp, görmeye, anlamaya çalışırlar." [19] • Allah'ın ayetlerinden gafil olanlar ve Allah'ın ayetlerini tefekkür edenler "Göklerde ve yerde Allah'ın birliğine ve şanının yüceliğine delalet eden nice ayet vardır. O ayetlerin yanından ilgisizce/sırt dönerek geçip giderler." [20] "Şüphesiz ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değişmesinde akıl sahipleri için üzerinde düşünüp, bunları yapanın tek ilah olduğu, kulluğun sadece kendisine yapılması gerektiğine dair sonuçlar çıkaracakları ayetler vardır. Onlar ki; ayakta, otururken ve yanları üzere yatarken Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler ve derler ki "Rabbimiz! Sen bunu boşa yaratmadın. Seni eksikliklerden tenzih ederiz, bizi ateşin azabından koru." [21] • Allah'ın ayetlerine karşı büyüklenenler ve teslim olanlar "Ona ayetlerimiz okunduğunda işitmiyormuşçasına, adeta kulaklarında ağırlık varmış gibi kibirle sırtını döner. Sen onu can yakıcı bir azapla müjdele." [22] "… Onlara Rahman'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapandılar." [23] • Allah'ın ayetlerini satanlar ve Allah'ın ayetlerini şahitlik bilinciyle koruyanlar "Sizin yanınızda olan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak indirdiğim Kur'an'a inanın ve onu ilk inkâr edenlerden olmayın. Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın. Ve yalnızca benden sakının." [24] "Şüphesiz Tevrat'ı biz indirdik. Onda hidayet ve nur vardır. Teslim olan peygamberler, rabbbaniler ve bilginler; Allah'ın kitabını korumayla görevlendirildikleri ve onun üzerine şahitler oldukları için Yahudilere o kitapla hükmederlerdi..." [25] İman ve Küfre Dair Bir Kriter Hiç şüphesiz Allah'ın cc ayetlerine her birimiz muhatabız. Ve her an her yerde Allah'ın cc ayetleriyle karşılaşmaktayız. Her birimizin ana gündemi ayetler karşısında nasıl konumlandığımızı sorgulamak olmalıdır. Bir kul olarak ben, Rabbimin ayetlerine muhatabım, Rabbim ayetlerini bana gösteriyor, açıklıyor, türlü yollarla tafsilatlandırıyor, tüm bunlara karşın ben ne yapıyorum? Nasıl bir konum alıyorum? Tavırlarım mümince mi kafirce mi? Zira bu soruların cevabı hayati bir öneme sahip. Kur'an'ın iman ve küfre dair verdiği ayırıcı kriterlerden. Ayetleri Görmek İçin Hayatımızın her bir yerine özenle yerleştirilmiş olan ayetleri görmek için göz, duymak için kulak, anlamak için akıl sahibi olmak yetmez. Nice göz vardır, net ve pürüzsüz görür, ancak önünde manevi engeller vardır. Allah'ın ayetlerini birer madde olarak görür ancak hiçbir şey anlamaz. Çünkü; "Kendisiyle akledecekleri bir kalplerinin ve işitecekleri bir kulaklarının olması için yeryüzünde dolaşmazlar mı? Çünkü gözler kör olmaz. Asıl kör olan sinelerdeki kalplerdir." [26] Bu sebeple; görebilmek için bakmak yetmez. Allah'ın cc engelleri kaldırması ve ayetlerini manen görünür kılması gerekir. Bizim sorumluluğumuz dua-tefekkür-Allah'ı cc anmaktır. "Şüphesiz ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değişmesinde akıl sahipleri için üzerinde düşünüp, bunları yapanın tek ilah olduğu, kulluğun sadece kendisine yapılması gerektiğine dair sonuçlar çıkaracakları ayetler vardır. Onlar ki; ayakta, otururken ve yanları üzere yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler ve derler ki 'Rabbimiz! Sen bunu boşa yaratmadın. Seni eksikliklerden tenzih ederiz, bizi ateşin azabından koru. Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, kimi ateşe sokmuşsan onu rezil etmiş/alçaltmışsındır. Zalimlere hiçbir yardımcı yoktur. Rabbimiz! Şüphesiz ki biz, Rabbinize iman edin!’ diye imana davet eden bir davetçiyi işittik ve iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve iyilerle beraber canımızı al. Rabbimiz! Rasûllerine vadettiğini bize ver ve kıyamet gününde bizi rezil etme. Şüphesiz ki sen, sözünden dönmezsin.' " [27] Ayetler dikkatle okunduğunda, Allah'ın yer ve göklere yerleştirdiği kevni ayetleri görebilenler anlatılmaktadır. Onlar ayetleri anlamak için tefekkür eden, her hallerinde Allah'ı zikreden ve bu amellerini dua ile süsleyen müminlerdir. Onlar sorumluluklarını yerine getirince Allah cc ayetlerini göstermiş ve ayetlerle imanlarını arttırmıştır. İlginç Ayetler "Onlara dünya hayatının örneğini ver O gökten indirdiğimiz bir su gibidir. Toprakla buluşunca yerin bitkisiyle karışmıştır. Sonra da bir zamanlar göz alan güzellikteki yeşil bitkiler rüzgarın savurduğu kurumuş ota döndü. Şüphesiz ki Allah, her şeyin üzerinde muktedir/iktidar sahibidir." [28] Herhangi bir bitki Allah'ın cc ayetlerinden bir ayettir. Toprağa suyun temas etmesiyle rengarenk, farklı şekil ve işlevleri olan ayetler. Oysa; aynı su, aynı toprağa temas ediyor. Aklı olmayan toprak suları karıştırmıyor, çiçekleri ve bitkileri de. Aynı toprakta çeşit çeşit bitki bitiyor. Bu bile tek başına Allah'ın kudretine, ilmine ve eşsiz yaratmasına bir ayettir. Ancak bitkinin ayet oluşu bununla sınırlı değildir. Göz alıcı güzellikle bitkiler bir zaman sonra sararıyor sonra kuruyor ardından rüzgarın savurduğu kırıntılara dönüşüyor… Dünya da böyle değil midir? Gençlik döneminde hayat rengarenktir. Tüm canlılığı ve göz alıcığıyla ebediymiş gibi gelir insana. Belli bir zaman sonra ya insan yaşlanır ve dünya anlamsızlaşır ya da rızık daralır, imkânlar kaybolur ve insanın gözünde dünya kararır. İşte her bir bitki Allah'ın azametine ayet olması yanında, dünyanın fani oluşuna ve ebedi hayata tercih edilecek kadar değerli olmadığına dair bir ayettir. Yani pencere kenarında usul usul ve sessizce duran bir saksı, bir vaazdan daha etkili bir ayet olabilir ve bir öğretmen gibi bize birşey anlatıyor olabilir. Dinlemek lazım. Gece ve Gündüz Birer Ayettir Ömrümüz boyunca her gün şahit olduğumuz gece-gündüz döngüsü Allah'ın cc ayetlerinden bir ayettir. Ve Allah cc onları görmemizi, anlattıkları hakikati duymamızı, onlar üzerinden Allah'ın cc kudret, rahmet ve hikmetlerini görmemizi ister. "De ki 'Görüşünüz nedir? Söylesenize Allah kıyamet gününe kadar, geceyi üzerinize sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi ilah size aydınlık getirebilir? Dinlemez misiniz?' De ki 'Görüşünüz nedir? Söylesenize Allah, kıyamet gününe kadar gündüzü üzerinize sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi ilah içinde dinleneceğiniz geceyi size getirebilir? Görmez misiniz?' İçinde dinlesiniz ve Allah'ın lütfundan arayasınız diye sizin için geceyi ve gündüzü yaratması O'nun rahmetindendir. Umulur ki şükredersiniz." [29] "Geceyi ve gündüzü Allah'ın kudret ve azametine delalet eden iki ayet kıldık. Gece ayetini silip gündüzü görünür kıldık ki, Rabbinizin ihsan ve lütfunu arayasınız. Ayrıca yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz, her şeyi böyle detaylı bir şekilde açıkladık." [30] "Dileyenin öğüt alması ya da şükretmesi için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca kılan O'dur." [31] Evet, gece ve gündüz sürekli konuşmaktadır ve hiçbir hatibin kelimelerle anlatamayacağı hakikatleri anlatmaktadır. Son ayete dikkat buyurun lütfen! Hatırlamak/öğüt almak isteyenler ve şükretmek isteyenler için gece-gündüz ayet kılınmıştır. Demek ki dinlemeyi bilenler için gece ve gündüz nasihat etmektedir. Hem de ne nasihat! Dertli insana nasihat etmektedir Üzülme, dert gecenin karanlığı gibidir. Mutlaka akabinde gündüz gelecek ve dertler, kederle kararan dünyan Allah'ın cc rahmetiyle aydınlanacaktır. Nimet içinde şımaran insana nasihat etmektedir; Hiçbir hâl kalıcı değildir. Bugün sayısız nimetle aydınlanan dünyan, yarın belalar, afetler ve yokluklarla kararabilir. Kur'an Kıssaları Birer Ayettir Her Kur'an kıssası bir ayettir. Birçok kıssanın sonunda 'Bunda ayet vardır' dendiğini görürüz. Örnek olsun, Kur'an'da ilk anlatılan kıssa, Bakara suresine ismini veren inek kıssasıdır.[32] Ve kıssa şöyle nihayetlenir "İşte Allah ölüleri böyle diriltir ve akledesiniz diye size ayetlerini gösterir." Kıssayı şöyle kısaca hatırlayalım Bir cinayet işlenir ve faili meçhuldur. Allah cc bir inek kesmelerini ister. İnekle faili meçhul cinayet arasında bağ kuramazlar. Peygamber'in kendileriyle dalga geçtiğini düşünürler. Allah'ı cc hakkıyla takdir edemeyen, gevşek tabiatlı her fasık gibi emri soruya boğarlar. Peşpeşe sorular ve ayak sürmeler neticesinde nihayet ineği keserler. Allah cc, kesilen inekten bir parçayı maktule dokundurmalarını ister. Ölü dirilir ve katilini söyler. İşte bu, Allah'ın bir ayetidir. Allah'a cc yönelen bir kalple kıssayı izleyen veya sonradan gelip de şahit olarak kıssaya kulak verenler için çok şey anlatmaktadır. Öncelikle ahiret hayatına ve yeniden dirilişe işaret etmektedir. Sonra, kötülük işleyen ve kurdukları hileli tuzakların karanlığına sığınanları uyarmaktadır Allah, yaptığınız kötülüğü açığa çıkaracak, gerçek yüzünüzü insanlara gösterecektir. Sonra, iftiraya uğrayan mazlumları teselli etmektedir. Tefsirlerimize göre, bu cinayeti işleyen cesedi bir başkasının kapısına bırakmış ve onu töhmet altında bırakmıştır. Masum bir insan cinayet zanlısı olarak toplum vicdanında mahkum edilmiştir. Allah cc bu ayetiyle iftiraya uğramış o masumu aklamış ve tüm mazlumlara ders vermiştir Haklıysanız korkmayın! Elbet bir gün hakikat ortaya çıkacak ve mazlumiyetiniz sonlanacaktır. Sabırla ve Allah'a dayanarak aklanacağınız günü bekleyin. Allah'ın Gösterdiği Bir Ayet Yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum Bir gün hücremde kitap okuyorum. Konu Allah'ın cc kudreti ve tüm varlığın O'nun cc iradesine boyun eğmiş olması… Cümleler çok hoşuma gitti. Allah'ı cc anlatan her söz gibi yüreğimin bam teline dokundu. Bu cümleler üzerinde biraz düşünmeli dedim. O sırada koridorlarda bir hareketlilik oldu. Mahkemeye giden komşulardan biri dönmüş. Ceza alacağına kesin gözüyle bakılan bir mahkum. Komşular soruyorlar ne oldu, nasıl geçti mahkeme? Tahliye olduğunu söyledi. Herkes şaşırdı. Tabi bu şaşkınlık kısa sürdü. Yerini tebrik ve sevince bıraktı. Komşu mahkemeyi anlatıyor 'Hakim tahliye verdi.' diyor. Oysa karara ramak kalmış, karar mahkemesinden önce tahliye pek alışılmış birşey değildir. Ve hakim birkaç defa şunu tekrarlamış 'Aslında seni bırakmamamız lazım. İlk defa böyle birşey yapıyoruz ama seni tahliye ediyoruz.' Okuduğum satırları daha iyi anlıyorum ve duygulanıyorum, açıp Mümin suresinden 13. ayeti okuyorum "Size ayetlerini gösteren O'dur." Evet, hakim sanığı, bırakmak istemiyor ama Allah cc kalbini de dudaklarını da hükmüne ram eylemiş. Ne çare, o sözleri söyleyecek ve Allah'ın iradesine teslim olacak. Ama aklı almıyor ve aklıyla kalbi arasındaki çelişki nedeniyle aynı cümleyi birkaç defa tekrar ediyor. 'Aslında seni bırakmamamız tahliye etmememiz lazım. İlk defa böyle yapıyoruz.' Diyorum ki 'Yaparsın hakim efendi yaparsın! Allah diledikten sonra en akıl almaz işi de yaparsın.' Ayetlerini göstererek yanımızda olduğunu hissettiren Allah'a hamd olsun. Zekeriyya'nın Gördüğü Ayet "Rabbi onun adağını güzel bir şekilde kabul etti ve bir bitkinin yetişmesi gibi onu güzelce büyüttü. Onun bakımını üstlenmek için yarışan din adamlarına rağmen, Allah Zekeriyya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriyya her ne zaman Meryem'in yanına mihraba girdiyse yanına Zekeriyya dışında kimse girmiyor ve Meryem bulunduğu yerden çıkmıyor olmasına rağmen onun yanında yiyecek buldu. Dedi ki 'Meryem! Sana bu yiyecek nereden geldi?' Dedi ki 'Bu, Allah'ın katındandır. Allah dilediğini hesapsız/sınırsız rızıklandırır.' " [33] Allah cc, Meryem'i Zekeriyya'nın as kefaletine vermişti. O, Meryem'in yanına girdiğinde değişik yiyecekler görüyordu. Oysa ondan başkası Meryem'in yanına girmiyordu. Kendisi getirmediğine göre bu yiyecekler nereden geliyordu? Meryem'e sordu ve ayette geçen cevabı aldı. Yiyecekler Allah'tandı ve Allah kulunu rızıklandırıyordu. Zekeriyya as Allah'ın gösterdiği ayeti anladı. Allah cc mutlak kudret sahibidir ve dilediği kulunu hesapsız olarak rızıklandırır. Hemen ellerini açtı ve muhtaç olduğu rızkı Allah'a cc arz etti; "Meryem'e verilen olağanüstü rızıkları görünce, Allah'ın rahmetini ümit edip Zekeriyya Rabbine orada dua etti 'Rabbim! Bana kendi katından temiz bir zürriyet bahşet. Şüphesiz ki sen, duaları işiten/icabet edensin.' " [34] Zekeriyya as yaşı bir hayli ilerlemiş, saçları ağarmış, kemikleri zayıflamış bir ihtiyardı. Hanımı ise kısır. Ama bir çocuk istiyorlardı. Sebepler dünyasında mümkün olmayan bu istek, Allah'ın cc gösterdiği ayet anlaşılıp, doğru zamanda dillendirilince, ömrün kışı bahara döndü. Ve Allah dualarına icabet etti "O, mihrapta kıyama durmuş namaz kılarken melekler ona seslendi 'Şüphesiz ki Allah, seni Yahya ile müjdeliyor. O, Allah'ın kelimesi olan İsa'yı doğrulayan, insanların değer verdiği bir efendi, iffetli ve salihlerden olan bir nebidir.' " [35] ••• Allah ve ayetleri dedik. Ve anladık ki göklerin ve yerin ordularına sahip olan Allah, ayetleriyle müminlerin kalbine sekinet indirmekte, onların imanını arttırmakta ve onlardan dilediğini rahmetine dahil etmektedir.[36] Allah'ın ayetlerini düşünen/tefekkür, zikirle kalplerini arındıran ve duayla Allah'a cc yönelenler; O'nun ayetlerini görebilmekte ve Rabblerine giden bir yol tutmaktadırlar. Rabbimizden niyazımız; gören göz, işiten kulak ve akleden kalplerle bizi rızıklandırmasıdır. Ayetlerini gösterdiği ve ayetleriyle hidayetlerini arttırdığı kullarından eylemesidir. Sözümüzün sonu; hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir. [1] .Bu anlamda kullanımlar için bkz 3/Al-i İmran, 7; 11/Hud, 1 [2] .3/Al-i İmran, 13; 26/Şuara, 121,139,158... [3] .7/Araf, 73; 20/Taha, 19-23 [4] .2/Bakara, 164; 30/Rum, 20-25 [5] .2/Bakara, 164 [6] .30/Rum, 20-25 [7] .41/Fussilet, 53 [8].40/Mümin, 13 [9] .3/Al-i İmran, 118 [10] .3/Al-i İmran, 108 [11] .6/Enam, 46 [12] .10/Yunus, 5 [13] .22/Hac, 52 [14] .28/Kasas, 53 [15] .2/Bakara, 39 [16] .2/Bakara, 63 [17] .45/Casiye, 9 [18] .18/Kehf, 57 [19].25/Furkan, 73 [20] .12/Yusuf, 105 [21] .3/Al-i İmran, 190-191 [22] .31/Lokman, 7 [23] .19/Meryem, 58 [24] .2/Bakara, 41 [25] .5/Maide, 44 [26] .22/Hacc, 46 [27] .3/Al-i İmran, 190-191-192-193-194 [28] .18/Kehf, 45 [29] .28/Kasas, 71-73 [30] .17/İsra, 12 [31] .25/Furkan, 62 [32] .Bkz 2/Bakara, 67-73 [33] .3/Al-i İmran, 37 [34] .3/Al-i İmran, 38 [35] .3/Al-i İmran, 39 [36] .Bkz 48/Fetih, 4-5
Manşet Koronavirüs Gündem Dünya Spor Ekonomi Teknoloji Hayat Seçim Yazarlar Video Foto Galeri Bilgi Kartları İnfografik Son Dakika İnsanoğlu affedilmeyi diledikçe Allah'ın da çok bağışlayıcı olacağını bildiren 10 ayet Abone Ol 19 Ekim 2018 Allah'ın bağışlamayı sevdiğini, affının ve mağfiretinin bol olduğunu anlatan en güzel deliller şüphesiz Kuran-ı Kerim'dedir. İnsanoğlu haddi aşmadığı sürece, ne kadar bağışlanmaya muhtaç ise, Allah da bağışının ve merhametinin sonsuzluğunu Kuran-ı Kerim aracılığı ile kullarına iletiyor. İşte 10 ayetle Allah'ın affediciliği...
allah ın ayetleri ile dalga geçenler