Ve O ki yarattı erkek ve dişi iki çift. Bu ayette insanoğlunun erkek ve dişi iki çift olarak yaratıldığı buyurulmaktadır. Bu ayette işaret edilenin insanoğlu olduğunu biliyoruz çünkü bir sonraki ayette nutfeye işaret vardır. Bu ayetin ikizi - çifti diyebileceğimiz bir ayet daha vardır. O da 75:39 ayetidir. Makalelerve Vesikalar. Bu sayfayı hazırlamaktaki maksadım "Ehl-i sünnetin müdafaası" için bir bilgi ve belge bankası meydana getirmektir. Faydalı olacağı ümidi ile başladım. Allahü teâlâ hâlis niyet, hayırlı netice ve muvaffakıyet nasib etsin. Bu sayfayı ziyaret eden kardeşlerimden hayır dualarını istirham ederim. Kim de aynı şeyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde akşama kadar muhafaza edilirler.” (Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an 2, (2882).) NAZARA VE GÖZ DEĞMESİNE KARŞI OKUNACAK DUALAR. 1- KALEM SURESİ 51-52. AYETLER (NAZAR AYETİ) Nazar Duası Arapça: Nazar Duası Türkçe : Bugünahindan tevbe etsin. Bazi tabirciler demistir ki, Adem (A.S.)' i gören düsmanlarinin sözüne aldanarak magdur olur bir müddet sonra tekrar rahata kavusur. Hz. Adem'i görmek, hacca ve ahbablari ile bir araya gelmeye, bazen de neslin çogalmasina isaret eder. Yine O'nu görmek, hata yapmaya isaret eder. Fast Money. Ölüm ile ilgili ayetler 67 kayıt Âl-i İmrân / 143. Ayet وَلَقَدْ كُنْتُمْ تَمَنَّوْنَ الْمَوْتَ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَلْقَوْهُۖ فَقَدْ رَاَيْتُمُوهُ وَاَنْتُمْ تَنْظُرُونَ۟ Hani siz, ölümle yüzyüze gelmeden önce şehit olmak için can atıyordunuz. İşte şimdi, ölenlere seyirciler gibi bakıp dururken, onu açıkça gördünüz. Nisâ / 78. Ayet اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍۜ وَاِنْ تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌ يَقُولُوا هٰذِه۪ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۚ وَاِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَقُولُوا هٰذِه۪ مِنْ عِنْدِكَۜ قُلْ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ فَمَالِ‌ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ الْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَد۪يثًا Her nerede olursanız olun, isterse tahkim edilmiş sağlam ve yüksek kaleler içinde bulunun ölüm mutlaka gelip sizi yakalar. Onlar bir iyiliğe kavuşsalar “Bu, Allah’tandır” derler. Başlarına bir kötülük gelince de “Bu, senin yüzündendir” derler. De ki “Nimet de, belâ da hepsi Allah’tandır!” Fakat bu adamlara ne oluyor ki, bir türlü sözü anlamaya yanaşmıyorlar? Enbiyâ / 34. Ayet وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَۜ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ Rasûlüm! Senden önce biz hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi, sen öleceksin de, senin ölümünü dört gözle bekleyen o inkârcılar dünyada ebedî mi kalacaklar? Enbiyâ / 35. Ayet كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır. Biz sizi, gerçek değerinizi ortaya çıkarmak için şerle de hayırla da imtihan ediyoruz. Sonunda zâten bize döneceksiniz. Cum'a / 8. Ayet قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذ۪ي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاق۪يكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟ De ki “Kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda o, mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra duyuların ötesinde olan şeyleri de, duyular sahasına giren her şeyi de çok iyi bilen Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız; O da size yaptıklarınızı tek tek haber verecektir.” Mülk / 2. Ayet اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâimâ üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O’dur. Hâkka / 8. Ayet فَهَلْ تَرٰى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ Şimdi sen onlardan arda kalan bir kimse görebiliyor musun? Âl-i İmrân / 185. Ayet كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ Her nefis ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı ancak kıyâmet günü tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa, gerçekten o kurtuluşa ermiştir. İyi bilin ki, bu dünya hayatı, aldatıcı bir faydadan başka bir şey değildir. Nisâ / 18. Ayet وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۚ حَتّٰٓى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّ۪ي تُبْتُ الْـٰٔنَ وَلَا الَّذ۪ينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا Yoksa hayatı boyunca günah işleyip işleyip de, nihâyet kendisine ölüm gelip çattığında “Ben şimdi tevbe ediyorum” diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin tevbeleri kabul edilmeyecektir. Biz, böyleleri için can yakıcı bir azap hazırladık. En'âm / 60. Ayet وَهُوَ الَّذ۪ي يَتَوَفّٰيكُمْ بِالَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُمْ بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ ف۪يهِ لِيُقْضٰٓى اَجَلٌ مُسَمًّىۚ ثُمَّ اِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟ O Allah, sizi geceleyin ölü gibi uyutuyor, gündüzleyin ne yaptığınızı biliyor, sonra sizi belirlenmiş ecelin tamamlanması için sabah vaktinde uyandırarak yeniden diriltiyor. En sonunda dönüşünüz O’na olacak, o da size yaptıklarınızı bir bir haber verecektir. En'âm / 62. Ayet ثُمَّ رُدُّٓوا اِلَى اللّٰهِ مَوْلٰيهُمُ الْحَقِّۜ اَلَا لَهُ الْحُكْمُ وَهُوَ اَسْرَعُ الْحَاسِب۪ينَ Sonra alınan o canlar gerçek sahipleri olan Allah’ın huzuruna getirilirler. İyi bilin ki, bütün hüküm ve tasarruf yetkisi yalnız O’na aittir ve O hiç geciktirmeden, en çabuk bir şekilde hesap görendir. İbrahim / 18. Ayet مَثَلُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ اَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍۨ اشْتَدَّتْ بِهِ الرّ۪يحُ ف۪ي يَوْمٍ عَاصِفٍۜ لَا يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلٰى شَيْءٍۜ ذٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَع۪يدُ Rablerini inkâr edenlerin durumu şuna benzer Onların bütün yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül yığını gibidir. Böylece onlar, kazandıkları hiçbir şeyin faydasını göremezler. İşte bu, doğru yoldan tamâmen uzak ve derin sapıklığın ta kendisidir. Ahzâb / 16. Ayet قُلْ لَنْ يَنْفَعَكُمُ الْفِرَارُ اِنْ فَرَرْتُمْ مِنَ الْمَوْتِ اَوِ الْقَتْلِ وَاِذًا لَا تُمَتَّعُونَ اِلَّا قَل۪يلًا De ki “Eğer ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bilin ki bu kaçışın size bir faydası olmayacaktır. Çünkü bugün ölümden kaçsanız bile, dünya nimetlerinden ancak pek az bir süre faydalanacaksınız.” Zümer / 30. Ayet اِنَّكَ مَيِّتٌ وَاِنَّهُمْ مَيِّتُونَۘ Rasûlüm! Gerçek şu ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Zümer / 42. Ayet اَللّٰهُ يَتَوَفَّى الْاَنْفُسَ ح۪ينَ مَوْتِهَا وَالَّت۪ي لَمْ تَمُتْ ف۪ي مَنَامِهَاۚ فَيُمْسِكُ الَّت۪ي قَضٰى عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْاُخْرٰٓى اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ Allah, ölümleri anında ruhları bedenlerden çekip alır. Henüz ölüm vakti gelmemiş olanların ruhlarını ise uyudukları sırada alır; sonra ölümüne hükmettiği kimselerin ruhlarını berzah âleminde tutar; diğerlerini de belirlenmiş bir süreye kadar yaşamaları için serbest bırakır. Elbette bunda, etraflıca ve sistemlice düşünen bir toplum için nice dersler ve ibretler vardır. Cum'a / 6. Ayet قُلْ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ هَادُٓوا اِنْ زَعَمْتُمْ اَنَّكُمْ اَوْلِيَٓاءُ لِلّٰهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ De ki “Ey yahudiler! İnsanlar içinde yalnızca kendinizin Allah’ın dostları olduğunu sanıyorsanız ve bu iddianızda samimi iseniz, haydi ölümü arzu edin de görelim!” Bakara / 19. Ayet اَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَٓاءِ ف۪يهِ ظُلُمَاتٌ وَرَعْدٌ وَبَرْقٌۚ يَجْعَلُونَ اَصَابِعَهُمْ ف۪ٓي اٰذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِۜ وَاللّٰهُ مُح۪يطٌ بِالْكَافِر۪ينَ Yahut onların misâli, semadan boşanan ve içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek bulunan sağanağa yakalanmış kimselerin hâli gibidir. Yıldırımların saçtığı dehşetle ölüm korkusundan parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. Bakara / 56. Ayet ثُمَّ بَعَثْنَاكُمْ مِنْ بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ Sonra ölümünüzün ardından belki şükredersiniz diye sizi tekrar diriltmiştik. Bakara / 94. Ayet قُلْ اِنْ كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ الْاٰخِرَةُ عِنْدَ اللّٰهِ خَالِصَةً مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ Onlara şöyle de “Eğer âhiret yurdunun saâdeti, başkalarına değil de Allah yanında sadece size ait ise ve siz de bu inancınızda da samimi iseniz, haydi ölümü isteyin de görelim!” Bakara / 95. Ayet وَلَنْ يَتَمَنَّوْهُ اَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ Fakat onlar, daha önce işledikleri günahlar yüzünden hiç bir zaman ölümü isteyemezler. Allah, o zâlimleri çok iyi bilir. Bakara / 133. Ayet اَمْ كُنْتُمْ شُهَدَٓاءَ اِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُۙ اِذْ قَالَ لِبَن۪يهِ مَا تَعْبُدُونَ مِنْ بَعْد۪يۜ قَالُوا نَعْبُدُ اِلٰهَكَ وَاِلٰهَ اٰبَٓائِكَ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَ اِلٰهًا وَاحِدًاۚ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ Yâkub son nefesini verirken yoksa siz de orada mıydınız? O sırada Yâkub oğullarına “Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?” diye sormuş, onlar da “Sadece senin ilâhına; ataların İbrâhim, İsmâil ve İshâk’ın ilâhı olan tek Allah’a kulluk edeceğiz. Biz sadece O’na teslim olmuşuz” demişlerdi. Bakara / 164. Ayet اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّت۪ي تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ مَٓاءٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۖ وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara faydalı şeyler taşıyarak denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği ve üzerinde dolaşan her türlü canlıyı yaydığı yağmurda, gökle yer arasında emre hazır bekleyen rüzgarları ve bulutları farklı yönlerde evirip çevirmesinde aklını kullanan bir topluluk için elbette Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır. Bakara / 180. Ayet كُتِبَ عَلَيْكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ اِنْ تَرَكَ خَيْرًاۚ اَلْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ بِالْمَعْرُوفِۚ حَقًّا عَلَى الْمُتَّق۪ينَۜ Birinize ölüm yaklaştığı vakit, eğer geride mal bırakıyorsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşrû bir biçimde vasiyette bulunmak size farz kılındı. Bu, takvâ sahiplerinin yerine getirmesi gereken bir borçtur. Bakara / 243. Ayet اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَهُمْ اُلُوفٌ حَذَرَ الْمَوْتِۖ فَقَالَ لَهُمُ اللّٰهُ مُوتُوا ثُمَّ اَحْيَاهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ Sayıları binlerce olduğu halde ölüm korkusuyla yurtlarını terk edip gidenleri görmedin mi? Allah onlara “Ölün!” buyurdu; öldüler de sonra onları yeniden diriltti. Doğrusu Allah, insanlara karşı çok lutufkârdır, fakat insanların çoğu şükretmez. Bakara / 259. Ayet اَوْ كَالَّذ۪ي مَرَّ عَلٰى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَاۚ قَالَ اَنّٰى يُحْي۪ هٰذِهِ اللّٰهُ بَعْدَ مَوْتِهَاۚ فَاَمَاتَهُ اللّٰهُ مِائَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُۜ قَالَ كَمْ لَبِثْتَۜ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍۜ قَالَ بَلْ لَبِثْتَ مِائَةَ عَامٍ فَانْظُرْ اِلٰى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْۚ وَانْظُرْ اِلٰى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ اٰيَةً لِلنَّاسِ وَانْظُرْ اِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنْشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًاۜ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۙ قَالَ اَعْلَمُ اَنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ Veya şu kimsenin hâline bakmaz mısın ki o, altı üstüne gelip harap olmuş ıpıssız bir şehirden geçerken “Allah, harabeye dönmüş bu yeri acaba nasıl diriltecek?” demişti. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz yıl sonra diriltti. Sonra da kendisine “Burada ne kadar kaldın?” diye sordu. O da “Ya bir gün, yahut daha az” dedi. Allah şöyle buyurdu “Hayır, yüz sene kaldın. Şimdi yiyeceğine ve içeceğine bak, hiç bozulmamış! Bir de eşeğine bak, kemikleri nasıl çürümüş! Biz seni insanlara yeniden dirilmenin gerçekliğine dâir bir delil kılalım diye böyle öldürüp dirilttik. Şimdi de şu kemiklere bak, onları nasıl da birleştirip yerli yerine koyuyor, sonra da onlara et giydiriyoruz!” O kişi, gerçek bu şekilde kendisine apaçık belli olunca “Artık çok iyi biliyorum ki Allah, her şeye hakkıyla güç yetirendir” dedi. Âl-i İmrân / 168. Ayet اَلَّذ۪ينَ قَالُوا لِاِخْوَانِهِمْ وَقَعَدُوا لَوْ اَطَاعُونَا مَا قُتِلُواۜ قُلْ فَادْرَؤُ۫ا عَنْ اَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ Kendileri evlerinde oturup savaştan geri kaldıkları yetmiyormuş gibi, üstelik savaşıp şehit düşen kardeşleri hakkında da “Sözümüzü dinleselerdi öldürülmezlerdi” dediler. Onlara de ki “Eğer doğru söylüyorsanız, haydi ölümü kendi başınızdan savın da görelim!” Nisâ / 15. Ayet وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا فَاَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلًا Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şâhit getirin. Bunlar şâhitlik ederlerse, o kadınları, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah haklarında bir çıkış yolu belirleyinceye kadar evlerde tutun, dışarı bırakmayın. Nisâ / 100. Ayet وَمَنْ يُهَاجِرْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ يَجِدْ فِي الْاَرْضِ مُرَاغَمًا كَث۪يرًا وَسَعَةًۜ وَمَنْ يَخْرُجْ مِنْ بَيْتِه۪ مُهَاجِرًا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ اَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا۟ Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde barınacak pek çok güzel yer ve maddî-manevî genişlik ve bolluk bulur. Kim de evinden Allah ve Rasûlü’ne hicret etmek niyetiyle çıkar, sonra da hedefine varmadan kendisine ölüm yetişirse, artık onun mükâfatı şüphesiz Allah’a aittir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Mâide / 106. Ayet يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ ح۪ينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ اَوْ اٰخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ اِنْ اَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْاَرْضِ فَاَصَابَتْكُمْ مُص۪يبَةُ الْمَوْتِۜ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلٰوةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّٰهِ اِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَر۪ي بِه۪ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّٰهِ اِنَّٓا اِذًا لَمِنَ الْاٰثِم۪ينَ Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çattığı zaman vasiyet esnâsında sizden adâletli iki kişi; şâyet ölüm musîbeti yolculuk yaparken sizi yakalarsa sizden olmayanlardan iki kişi aranızda şâhitlik yapsın. Eğer şâhitlerden şüphelenirseniz, namazdan sonra onları alıkoyun ve kendilerine şöyle yemin ettirin “Vallahi, akrabamız bile olsa biz yeminimizi hiçbir menfaat karşılığında satmayız ve Allah’ın emâneti olan bu şâhitliği de asla gizlemeyiz. Böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz.” En'âm / 61. Ayet وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِه۪ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةًۜ حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ O, kullarının üzerinde her istediğini yapma kudret ve kuvvetine sahiptir. Ayrıca üzerinize, yaptıklarınızı kaydeden ve sizi koruyan melekler gönderir. Nihâyet birinize ölüm gelip çattığında elçilerimiz onun canını alırlar; vazîfelerini yerine getirirken de en küçük bir kusur ve ihmalde bulunmazlar. En'âm / 93. Ayet وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا اَوْ قَالَ اُو۫حِيَ اِلَيَّ وَلَمْ يُوحَ اِلَيْهِ شَيْءٌ وَمَنْ قَالَ سَاُنْزِلُ مِثْلَ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُۜ وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ ف۪ي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلٰٓئِكَةُ بَاسِطُٓوا اَيْد۪يهِمْۚ اَخْرِجُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ وَكُنْتُمْ عَنْ اٰيَاتِه۪ تَسْتَكْبِرُونَ Allah hakkında yalan uyduran veya kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde “Bana vahiy geliyor” iddiasında bulunan kimseden, bir de “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indiririm” diyenden daha zâlim kim olabilir? Sen o zâlimlerin ölümün şiddetli sıkıntıları içinde can çekiştikleri ve meleklerin onlara pençelerini uzatarak “Haydi çıkarın canlarınızı! Allah hakkında gerçek dışı sözleriniz ve O’nun âyetlerini büyüklük taslayıp kabul etmeyişiniz yüzünden bugün aşağılayıcı bir azapla cezalandırılacaksınız” dedikleri zaman onların hâlini bir görsen. En'âm / 162. Ayet قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ De ki “Şüphesiz benim namazım, bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir.” Enfâl / 6. Ayet يُجَادِلُونَكَ فِي الْحَقِّ بَعْدَ مَا تَبَيَّنَ كَاَنَّمَا يُسَاقُونَ اِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنْظُرُونَۜ Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra onlar, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, hâlâ savaş konusunda seninle münâkaşa edip duruyorlardı. Hûd / 7. Ayet وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَٓاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ Sizi imtihan edip hanginizin daha güzel amel işleyeceğini ortaya çıkarmak için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Arşı ise daha önce su üzerinde idi. Buna rağmen şayet “Siz öldükten sonra kesinlikle diriltileceksiniz” diyecek olsan, inkâra saplananlar muhakkak “Bu düpedüz bir büyüden başka bir şey değil” derler. İbrahim / 17. Ayet يَتَجَرَّعُهُ وَلَا يَكَادُ يُس۪يغُهُ وَيَأْت۪يهِ الْمَوْتُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍۜ وَمِنْ وَرَٓائِه۪ عَذَابٌ غَل۪يظٌ O berbat suyu azar azar yudumlamaya çalışacak, fakat bir türlü boğazından geçiremeyecek. Ayrıca ölüm onu dört bir yandan kuşatacak; fakat, ölmek istese bile, asla ölüp kurtulamayacak! Ardından da daha şiddetli bir azap gelecek. Nahl / 65. Ayet وَاللّٰهُ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَسْمَعُونَ۟ Allah, gökten su indirir de onunla ölümünden, kuruyup katılaştıktan sonra yeryüzünü diriltir. Elbette bunda gerçeğe kulak verecek bir toplum için açık bir işaret ve mühim bir ders vardır. İsrâ / 75. Ayet اِذًا لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يرًا O takdirde biz de sana hem yaşarken hem de ölünce kat kat acılar tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardım edecek kimseyi de bulamazdın. Enbiyâ / 8. Ayet وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِد۪ينَ Biz peygamberleri, yeme içme ihtiyacı olmayan birer bedenden ibaret kılmadık. Hem onlar ölümsüz de değildiler. Mü'minûn / 99. Ayet حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِۙ Nihâyet o kâfirlerden birine ölüm geldiği zaman şöyle der “Rabbim, ne olur, beni hayata geri döndür!” Ankebût / 57. Ayet كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ Her nefis ölümü mutlaka tadacaktır. Sonra da bizim huzurumuza döndürüleceksiniz. Ankebût / 63. Ayet وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ۟ Yine onlara “Gökten suyu indirip, ölümünden sonra yeryüzünü onunla dirilten kimdir?” diye soracak olsan, mutlaka “Allah’tır” derler. Buna karşılık sen de onlara de ki “Bütün deliller kendisinin yegâne Rab ve İlâh olduğunu gösteren Allah’a hamdolsun!” Fakat insanların çoğu akıllarını kullanıp gereği gibi düşünmezler. Rûm / 19. Ayet يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ۟ O, ölüden diriyi çıkarır, diriden ölüyü çıkarır ve kışta ölümünün ardından baharda yeryüzünü tekrar diriltir. İşte siz de öldükten sonra böyle diriltilip, kabirlerinizden çıkarılacaksınız. Rûm / 24. Ayet وَمِنْ اٰيَاتِه۪ يُر۪يكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَيُحْي۪ بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ O’nun varlığının delillerinden biri de size, hem korkuya kapıldığınız hem de yağmur geleceği umuduyla sevindiğiniz şimşeği göstermesi ve gökten su indirerek onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesidir. Gerçekten aklını kullanmasını bilen bir toplum için bunda nice dersler ve işaretler vardır. Rûm / 50. Ayet فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِ الْمَوْتٰىۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine ki, ölümünün ardından yeryüzünü nasıl diriltiyor! Şüphesiz bunu dirilten, ölüleri de kesinlikle diriltecektir. O’nun her şeye gücü yeter. Secde / 11. Ayet قُلْ يَتَوَفّٰيكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذ۪ي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ۟ De ki “Sizin için tâyin edilen ölüm meleği sizi öldürecek, sonra da Rabbinizin huzuruna çıkarılacaksınız.” Ahzâb / 19. Ayet اَشِحَّةً عَلَيْكُمْۚ فَاِذَا جَٓاءَ الْخَوْفُ رَاَيْتَهُمْ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ تَدُورُ اَعْيُنُهُمْ كَالَّذ۪ي يُغْشٰى عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۚ فَاِذَا ذَهَبَ الْخَوْفُ سَلَقُوكُمْ بِاَلْسِنَةٍ حِدَادٍ اَشِحَّةً عَلَى الْخَيْرِۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَاَحْبَطَ اللّٰهُ اَعْمَالَهُمْۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرًا Onlar, Allah yolunda size yardımcı olmada çok cimri ve pek isteksizdirler. Korku dolu anlar geldiğinde onları, üzerlerine ölüm baygınlığı çökmüş kimsenin bakışı gibi, gözleri korkudan yerinden fırlamış bir halde yardım için sana baktıklarını görürsün. Korku hâli geçtiğinde ise, elde edecekleri mala karşı aşırı hırslı kimseler olarak keskin dilleriyle sizi incitirler. Onlar gerçekte iman etmiş değillerdir. Bu yüzden Allah da onların bütün yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Şüphesiz bu, Allah için pek kolaydır. Sebe' / 14. Ayet فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلٰى مَوْتِه۪ٓ اِلَّا دَٓابَّةُ الْاَرْضِ تَأْكُلُ مِنْسَاَتَهُۚ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ اَنْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُه۪ينِ Süleyman’ın ölümünü takdir edip canını aldığımızda, son derece ağır işlerde çalışan cinler, onun öldüğünü ancak üzerine dayandığı değneğini kemiren bir ağaç kurdu sayesinde fark edebildiler. Değnek kırılıp Süleyman yere yıkılınca anlaşıldı ki, eğer cinler gerçekten duyularının ötesinde olup bitenleri bilmiş olsalardı, Süleyman öldüğü halde, kendilerini böyle zelil ve perişan eden ağır işleri yapmaya devam etmezlerdi. Fâtır / 9. Ayet وَاللّٰهُ الَّذ۪ٓي اَرْسَلَ الرِّيَاحَ فَتُث۪يرُ سَحَابًا فَسُقْنَاهُ اِلٰى بَلَدٍ مَيِّتٍ فَاَحْيَيْنَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ كَذٰلِكَ النُّشُورُ Allah odur ki, rüzgârları gönderir, onlar da bulutları harekete geçirir. Derken biz o bulutları ölü bir beldeye sevk ederiz de, ölmüş olan toprakları bulutlardan inen yağmurlarla diriltiriz. Ölülerin diriltilmesi de işte böyledir. Sâffât / 59. Ayet اِلَّا مَوْتَتَنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّب۪ينَ “Dünyadan ayrılırken tattığımız o ilk ölümümüzden başka? Azaba da uğratılmayacağız, değil mi?” Zümer / 31. Ayet ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ۟ Sonra siz kıyâmet günü Rabbinizin huzurunda duruşmaya çıkacak ve orada birbirinizle dâvalaşacaksınız. Duhân / 35. Ayet اِنْ هِيَ اِلَّا مَوْتَتُنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَر۪ينَ “Bir kez öldük mü artık her şey bitmiştir; bir daha diriltilecek falan değiliz.” Duhân / 56. Ayet لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا الْمَوْتَ اِلَّا الْمَوْتَةَ الْاُو۫لٰىۚ وَوَقٰيهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِۙ Dünyadaki ilk ölüm dışında artık orada bir daha ölüm tatmazlar. Allah onları kızgın alevli cehennem azabından da koruyacaktır. Câsiye / 5. Ayet وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَۙ Gece ile gündüzün peş peşe gelmesinde, Allah’ın gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde de aklını kullanan bir toplum için nice deliller vardır. Câsiye / 21. Ayet اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّـَٔاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ سَوَٓاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ۟ Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini iman edip sâlih ameller yapanlarla bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Hayatları, ölümleri ve ölümden sonraki durumları aynı olacak, öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar! Muhammed / 20. Ayet وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ İman edenler “Keşke savaşa izin veren bir sûre indirilseydi” diyorlardı. Fakat mânası açık, hükmü kesin bir sûre indirilip de içinde savaş emri zikredilince, kalplerinde hastalık bulunanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş birinin baktığı gibi sana baktıklarını görürsün. Halbuki onlara yakışan şuydu Kaf / 11. Ayet رِزْقًا لِلْعِبَادِۙ وَاَحْيَيْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتًاۜ كَذٰلِكَ الْخُرُوجُ Kullarımıza rızık olsun diye. Biz o yağmurla ölü toprağa can veriyoruz. İşte öldükten sonra kabirlerden çıkışınız da böyle ola­caktır. Kaf / 19. Ayet وَجَٓاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَح۪يدُ Derken ölüm sarhoşluğu tüm gerçekliği ile gelip çatacak “Ey insan! İşte bir ömür boyu kendisinden nefret edip kaçtığın şey budur!” denecek. Vâkıa / 17. Ayet يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ Etraflarında hiç yaşlanmayan gençler hizmet için âdeta per­vâne olur; Vâkıa / 60. Ayet نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ Aranızda ölümü şaşmaz bir plan çerçevesinde takdir eden biziz. Engel olabilecek hiçbir güç yoktur sizi öldürmemize. Hadid / 17. Ayet اِعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ Şunu bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzünü nasıl tekrar diriltiyorsa, aynı şekilde yer gibi katılaşmış kalplerinizi de zikir ve Kur’an tilâvetiyle yeniden diriltir. Şüphesiz biz, aklınızı kullanmanız için kudretimizi gösteren delilleri böylece açıklamış bulunuyoruz. Cum'a / 7. Ayet وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُٓ اَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ Oysa onlar işledikleri günahlar yüzünden ölümü asla istemezler. Allah ise, o zâlimleri çok iyi bilmektedir. Münâfikûn / 10. Ayet وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَٓا اَخَّرْتَن۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ Sizden birine ölüm gelip de “Rabbim! Ne olurdu ecelimi biraz daha erteleseydin de sadaka verip iyi kullardan olsaydım!” diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Hâkka / 27. Ayet يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَۚ “Ah, keşke ölüm her şeyi bitirmiş olsaydı!” Müddessir / 47. Ayet حَتّٰٓى اَتٰينَا الْيَق۪ينُۜ “Böyle gaflet içinde yaşayıp giderken kaçınılması mümkün olmayan ölüm gerçeği geldi çattı.” Kıyamet / 29. Ayet وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِۙ Ölüm acısıyla kıvranıp, bacağı bacağına dolaşacak. Tekâsür / 1. Ayet اَلْهٰيكُمُ التَّكَاثُرُۙ Mal, evlat ve akraba çokluğu ile övünmek sizi öyle aldatıp oyaladı ki, Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette iyi ve rahat yaşamaya sebep olan şeyleri yapar. İnsanlara hizmet etmek için çalışır. İnsanlara iyilik etmek, ahirette azaptan kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Müslüman, müslümanın kardeşidir. Onu incitmez, üzmez. Bir kimse bir müslümanın ayıbını, kusurunu örterse, Allahü teâlâ, kıyamette onun ayıplarını, kabahatlerini örter. [buhari] Bazı kimseler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azap korkusu olmaz. [Taberani] Allahü teâlâ, bazılarına çok nimet vermiştir. Bunları, herkese faydalı olmak için yaratmıştır. Bu nimetleri dağıtırlarsa, azalmaz, dağıtmazlarsa bunlardan alıp, başkalarına verir. [Taberani] Bir müslümanın, din kardeşinin bir ihtiyacını karşılaması on yıl itikâftan iyidir. Allah rızası için bir gün itikâf ise, insanı Cehennem ateşinden pek çok uzaklaştırır. [Taberani] Din kardeşinin bir işini yapana, melekler dua eder. O işi yapmaya giderken, her adımı için bir günahı af olur ve kıyamette çeşitli nimetlere kavuşur. [İbni Mace Din kardeşinin rahata kavuşması veya sıkıntıdan kurtulması için idarecilere gidip uğraşana, sırat köprüsünden, herkesin ayağı kaydığı zaman, Allahü teâlâ ona yardım eder. [Taberani] Allahü teâlânın en sevdiği iş, elbise vererek veya yedirip içirerek yahut başka bir ihtiyacını karşılayarak, bir mümini sevindirmektir. [Taberani] Saygısızlık edene yumuşak davranan, zulmedeni affeden, vermeyene veren, kendisini arayıp, sormayan ahbabını, akrabasını gözeten, Cennette yüksek derecelere kavuşur. [Taberani] Din kardeşine güler yüz göstermek, iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek, sorana yol göstermek, sokaktaki pis ve zararlı şeyleri temizlemek, birer sadakadır. [Tirmizi] Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur. [ Seferde, topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir. Şehitlik hariç, hiçbir amel onun sevabına erişemez. [Hakim] Kim, bir müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirse, Allahü teâlâ, kıyamette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır. [buhari] Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır. [Müslim] İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır. [Kudai] Allahü teâlânın farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini sevindirmektir. [Taberani] İmanı en kuvvetli olan, ahlakı en güzel ve hanımına karşı en yumuşak olandır. [Tirmizi] Söz veriyorum, tartışmayan, haklı da olsa, kimseyi incitmeyen Cennete girer. [Tirmizi] Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olur. Oranın tedavisi ile meşgul olurlar. Müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşar. [buhari] Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın. [Harâiti] İyiliği sayarak değil saçarak yapmalı İslam âlimleri buyuruyor ki Allahü teâlânın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, Onun kullarına öyle muamele ediniz. İyiliği sayarak değil, saçarak yapınız. Cömert verene değil, verdiğine sevinene denir. Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün iyilikler, vermek üzerinedir. Herkese iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır. Akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. Bir kadın, Resulullah efendimize, Fakir kocama yardımda bulunsam, sadaka yerine geçer mi? diye sual ettirdiğinde Peygamber efendimiz, İki sevap vardır. Biri sadaka, diğeri de sıla-i rahim sevabı buyurdu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Senden yüz çeviren akrabana verilen sadaka daha faziletlidir. [Taberani] Yakın akraba ve komşuya verilen sadakanın sevabı iki misli fazladır. [Taberani] Paranızı önce kendi ihtiyaçlarınıza, artarsa çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin! Bundan da artarsa akrabalarınıza yardım edin! [Müslim] Bir kimseden amcasının oğlu yardım ister de, o da gücü yettiği halde, vermezse, kıyamet günü Allahü teâlânın fazlından mahrum kalır. [Taberani] Bir müslümana ödünç veren iki misli sadaka sevabı kazanır. [İbni Mace] Müslüman kardeşini sevindirmek mağfirete sebep olur. [Taberani] Bir müslümanın sıkıntısını giderene, Allahü teâlâ iki nur verir. Bu iki nurla Sıratta o kadar çok kimse aydınlanır ki sayısını ancak Allahü teâlâ bilir. [Taberani] Duasının kabul, kederinin yok olmasını isteyen, darda kalanı ferahlandırsın! [İbni Ebiddünya] Kim, arkadaşının ihtiyacını görürse, Allahü teâlâ da onun ihtiyacını karşılar. [Taberani] Hayra vesile olan, hayır işlemiş gibidir. Allahü teâlâ, sıkıntıya düşene yardım edeni sever. [İbni Neccar] Cehennemlik biri, Cennetlik birine rastlayınca ona der ki - Beni tanıdın mı? - Sen kimsin? - Benden abdest suyu istemiştin, ben de onu sana hediye etmiştim. Cennetlik olan, ona şefaat eder. Yine Cehennemlik biri Cennetlik olana şöyle der - Beni tanıdın mı? - Sen kimsin? - Bana bir iş söylemiştin, ben de o işini yapmıştım. Bunun üzerine ona şefaat eder ve şefaati kabul edilir. [İbni Mace] Fakire verilen bir lokma, sahibine beş şeyi müjdeler 1- Bir tane iken beni çoğalttın. 2- Küçük idim, büyüttün. 3- Düşman iken, beni dost ettin. 4- Fâni, yok olmak üzere iken, beni sonsuz kalıcı ettin. 5- Bugüne kadar sen beni muhafaza ettin, artık ben seni muhafaza ederim. [Ey Oğul İlmihâli] İyi kimse, hem kendisi iyi olan, hem de başkalarının iyi olmasına çalışan kimsedir. Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle Bir mümini sevindiren, beni sevindirmiş olur. [Ebuşşeyh] Müslümana sözle yardım eden veya onun için bir adım yürüyen, kıyamette Peygamberlerle emin olarak haşrolur ve 70 şehid sevabına kavuşur. [Hatib] Kim bir mümini ferahlatırsa, Allahü teâlâ da kıyamette onu ferahlatır. [ Allah’ın kullarını üzmeyin. Onları ayıplamayın, gizli kusurlarını araştırmayın. Kim müslüman kardeşinin aybını ararsa Allahü teâlâ da onun aybını arar. Hatta öyle ki, evinden çıkmasa da onu rezil eder. [ En iyi kimse, kendisi ile alakasını kesenle ilgilenir, kendisini mahrum edene verir ve kendisine zulmedeni de affeder. [begavi] Müslüman, müslümanın kardeşidir, onu üzmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyamet sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ kıyamette sevindirir. [Nesai] İki şey var ki, ondan daha iyisi yoktur Allahü teâlâya iman ve Onun kullarına iyilik etmek, şefkatli olmak. İki şey var ki, ondan daha kötü iki şey yoktur Şirk ve insanlara kötülük etmek. [ Hasene yapınca sevinen, seyyie yapınca üzülen mümindir. [Ebu Ya’la] Hasenen seni sevindiriyor, seyyien de seni üzüyorsa, sen müminsin. [Diyâ] [Hasene; iyilik, güzellik, sevap. Seyyie; günah, kötü iş] Allahü teâlânın kullarına hizmet etmekle, dünya ve ahirette çeşitli nimetlere kavuşulur. İnsanlara iyilik etmek, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, insanı Allah sevgisine kavuşturur. Ahiret azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Allahü teâlânın en çok sevdiği kulu, Onun nimetlerinin, kullarına ulaşmasına vasıta olandır. [Deylemi] Her iyilik sadakadır. [Tirmizi] İnsanların iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir. [İ. Ahmed] Arkadaşın iyisi, arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik eden kimsedir. [Tirmizi] En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenilen ve şerrinden emin olunandır. En kötünüz, kendisinden iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayandır. [Tirmizi] İnsan, kendine iyilik edene sevgi, kötülük edene de nefret duyacak şekilde yaratılmıştır. [Ebu Nuaym] İyilikler fenalıkları giderir. [Ebu Nuaym] İyilik zâyi olmaz, kötülük unutulmaz, herkes ettiğini bulur. [beyheki] O halde, maddi bir menfaat beklemeden herkese iyilik etmeye çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Şu iki kişiye gıpta edilir Bunlardan biri, ilmi ile amel eden ve başkalarına da öğreten, diğeri de, meşru yolda kazandığını, meşru yolda sarfeden. [Müslim] Ani ölüm, mümine rahmet, facire nedamettir. [ Süfyan-ı Sevri hazretleri, Ani ölümü istemezdim. Ama fitnelerden korktuğum için ani ölümü istiyorum buyurdu. Orada bulunan Yusüf bin Esbat hazretleri, Hayır ben ani ölümü istemiyorum. Hatta fazla yaşamayı istiyorum. Belki günahlarıma tevbe eder, salih ameller işlerim buyurdu. Orada bulunan Hazret-i Vüheyb de, Ben her ikisini de istemem. Çünkü hangisinin hakkımda hayırlı olduğunu bilemem. Allahü teâlâ hakkımda neyi takdir etti ise, onu sever, onu kabul ederim buyurdu. Süfyan-ı Sevri hazretleri bu sözü duyunca, Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, bu Allah adamlarındandır. Doğrusunu bu söyledi diyerek onu alnından öptü. Bayezid-i Bistami hazretleri de, Ya Rabbi senin güzel gördüğün şeyi senden isterim diye dua ederdi. Müslümanlara iyilik etmeye çalışırken her zaman yumuşak davranmaya çalışmalı, sertlikten kaçmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Allahü teâlâ refiktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşak davrananlara ihsan eder. Başkalarına vermez. [Müslim] Yumuşak davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir. [Müslim] Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur. [Müslim] Kendisine yumuşaklık verilene dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir. [Tirmizi] Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir. [Tirmizi] İhsan sahibini sevmek Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında vardır buyuruldu. Bütün iyilikleri yaratan, insana can, mal, sıhhat veren, zararlardan, korkulardan koruyan Allahü teâlâyı sevmek, insanlık icabıdır. Sevmenin üç alameti vardır 1- Onu sevenleri sevmek, 2- Ona itaat etmek, 3- Onu, dil ile, beden ile övmek. Bunlardan ikincisine Şükür, üçüncüsüne Hamd etmek denir. Onu sevenleri, O da sever. İhsanlarını arttırır. Allahü teâlânın sevgisini kazanmaya çalışana Salih kul denir. Bu sevgiyi kazanmış olana Veli denir. Başkalarının da kazanması için çalışan Veliye, Vesile denir. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimin Maide suresinde, Vesile arayınız! buyuruyor. Vesilenin bu iyiliği, bu ihsanı, dünya ve ahiret nimetlerinin en kıymetlisidir. O halde, onu sevmek, hem bu ihsanın sahibi olduğu için, hem de, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğu için, çok gerekir ve insanın birinci vazifesidir. Hakiki vesileye kavuşmak, en büyük saadettir. İnsanlığa yol gösterici olarak indirilen Kur'an'da hem dünya hem ahirette rahat etmesi için insanlara çeşitli yollar gösterilir. Ayetlerin dikkat çektiği konulardan biri de bitkilerdir. Peki Yüce Allah bitkiler hakkında neler söylüyor? Kur'an'da geçen bitkiler neler? İşte yüce kitabımızda geçen bitkilerle ilgili mucizevi ayetleri sizler için derledik. Giriş Tarihi 1029 Güncelleme Tarihi 1445 1 15 Gökten su indiren O'dur. Ondan hem kendiniz için içecek su hem de hayvanlarınıza yedireceğiniz bitkiler verir. Nahl Suresi, 10. Ayet 2 15 Allah o su ile size ekin, zeytin, hurma, üzüm ve daha türlü türlü ürünler de bitirir. İşte bunda düşünen bir topluluk için büyük ibret vardır. Nahl Suresi, 11. Ayet 3 15 Allah gökten su indirip onunla ölmüş toprağa hayat vermektedir. Kuşkusuz bunda dinlemesini bilen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır. Nahl Suresi, 65. Ayet 4 15 Hurma ağaçlarının ve üzüm asmalarının ürünlerinden hem içki hem de güzel besinler elde edersiniz. Bunda da aklını kullanan bir topluluk için açık delil vardır. Nahl Suresi, 67. Ayet 5 15 Görmüyor musun ki, Allah gökten su indiriyor da yeryüzü yemyeşil oluveriyor! Kuşkusuz Allah latîftir, her şeyden haberdardır. Hac Suresi, 66. Ayet Değerli kardeşimiz, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamdan bahseden ayetler çoktur. Bunların tamamını verme imkanımız yoktur. Ancak Onun asm özeliklerini anlatan bazı ayetlerle, peygamberliğinden bahseden ayetlerden bir kısmını vermeye çalışacağız. Ayetlerin sonunda verilen rakamlardan ilki sure numarası ikincisi de o sureye ait ayet numarasıdır Hz. Muhammed’in Özelliklerini açıklayan bazı ayetler Kur’an-ı Kerim’de bir peygamber olarak asm ile ilgili sayılan başlıca özellikler; Allah’ın elçisi, son peygamber, evrensel peygamber, âlemlere rahmet, yüce ahlâk sahibi ve güzel örnek oluşu özellikleridir. Allah Elçisi Hz. Muhammed Yüce Allah’ın peygamber olarak seçtiği ve doğru yol üzere olan elçilerden biridir “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini, doğruluk rehberi Kur'an ve hak din ile gönderen Allah’tır. Şahit olarak Allah yeter. Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine ise merhametlidirler.” Fetih, 48/29; “Yâ, Sîn. Kur'an-ı Hakim’e and olsun ki, sen doğru yol üzere gönderilmiş peygamberlerdensin. Bu, babaları uyarılmadığından gâfil kalmış bir milleti uyarman için güçlü ve merhametli olan Allah’ın indirdiği Kur'an’dır.” Yasin, 36/1-4 Son Peygamber Hz. Muhammed’in Kur’an-ı Kerim’de belirtilen ikinci önemli özelliği, son peygamber oluşudur “Muhammed, içinizden herhangi bir adamın babası değildir. O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.” Ahzab, 33/40 Bu hususu, kendisi de belirtmiştir “Benden sonra artık gelecek olan peygamber yoktur.” Müslim, fedâilü’s-sahâbe, 30 Evrensel Peygamber Önceki peygamberler, kendi kavimlerine veya belirli bölgelere gönderilmiştir. Hz. Muhammed’in peygamberliği ise, bütün insanlık içindir “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez.” Sebe, 34/28 Bütün insanlar için peygamber olduğunu ve buna inanmak gerektiğini duyurmak, onun Yüce Allah tarafından verilmiş görevidir “De ki Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O’ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allah’a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah’a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” Araf, 7/158; ”Öyleyse Allah’a, Peygamberine ve indirdiğimiz nûra, Kur'an’a inanın; Allah işlediklerinizden haberdardır.” Teğabun, 64/8; “Allah’a ve Peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz Biz, inkârcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır.” Fetih, 48/13 Alemlere Rahmet Son ve evrensel peygamber olan Hz. Muhammed âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir “Doğrusu bu Kur'an’da, kulluk eden kimselere bildiri vardır. Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” Enbiya, 21/106-107 Bu niteliklerinin bir gereği olarak, insanlara Yüce Allah’ın buyruklarını ve yasaklarını iletti, hak dini öğretti, ebedî kurtuluş yolunu gösterdi. Yüce Ahlâk Sahibi ve Güzel Örnek başlıca özelliklerinden bir başkası, onun üstün ahlâk sahibi oluşudur “Şüphesiz sen, büyük bir ahlâka sahipsindir.” Kalem, 68/4 Böyle yüce ahlâk sahibi bir peygamber, bütün insanlığın bağlanacağı güzel bir örnektir “Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah’ı çok anan kimselere Rasûlullah Allah’ın Elçisi en güzel örnektir.” Ahzab, 33/21 Kur'an-ı Kerim'de Hz. Muhammed'in asm Peygamberliğinden bahsedilen Ayetler. "Şüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak Kur'an ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın." Bakar, 2/119 "İşte bunlar Allah'ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin." Bakara, 2/252 "Şüphesiz Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana Kitabı hak olarak indirdik. Sakın Hainlerin savunucusu olma." Nisa, 4/105 "Ey peygamber Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bu görevini yapmayacak olursan O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez." Maide, 5/67 "De ki "Ey insanlar ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi peygamberiyim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz." Araf, 7/158 "Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka bir nedenle göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve davranışlarını düzeltirse artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır." Enam, 6/48 "De ki "O gökleri ve yeri yaratırken ve O hep besleyen hiç beslenmezken ben Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki "Bana gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi ve Sakın müşriklerden olma." denildi." Enam, 6/14 "Öyle ki Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten ben sizi O'nun tarafından uyaran ve müjdeleyenim." Hud, 11/2 "İnkâr edenler derler ki 'Ona Rabbinden bir ayet mucize indirilseydi ya.' Sen yalnızca bir uyarıcısın ve her topluluk için bir hidayet önderisin." Rad, 13/7 "Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana her şeyin açıklayıcısı Müslümanlara bir hidayet bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." Nahl, 16/89 "Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder dilerse sizi azablandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik." İsra, 17/54 "De ki "Şüphesiz ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın." Kehf, 18/110 "Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik." Enbiya, 21/107 "De ki "Ey insanlar gerçekten ben sizin için yalnızca bir uyarıcıyım." Hac, 22/49 "Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik." Furkan, 25/56 "De ki "Ben ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki O burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Her şey O'nundur. Ve Müslümanlardan olmakla emrolundum. Ve Kur'an'ı okumakla da emrolundum. Artık kim hidayete gelirse kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa de ki "Ben yalnızca uyarıcılardanım." Neml, 27/91-92 "Ey Peygamber gerçekten biz seni bir şahid bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ve kendi izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir çerağ olarak gönderdik. Mü'minlere müjde ver; gerçekten onlar için Allah'tan büyük bir fazl vardır." Ahzab, 33/45-47 "Biz seni ancak bütün insanlara bir müde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar." Sebe, 34/28 "Şüphesiz biz seni hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. hiçbir ümmet yoktur ki içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın." Fatır, 35/24 "Andolsun hikmetli Kur'an'a, Gerçekten sen gönderilen elçilerdensin. Dosdoğru bir yol üzerindesin. Kur'an Güçlü ve üstün olan esirgeyen Allah'ın indirmesidir. Babaları uyarılmamış böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için gönderildin." Yasin, 36/2-6 "Biz ona Peygambere şiir öğretmedik; bu ona yakışmaz da. O kendisine indirilen Kitap yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır." Yasin, 36/69 "De ki "Ben, yalnızca bir uyarıcıyım. Bir olan, kahreden Allah'tan başka bir ilah yoktur." "Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır." De ki "Bu Kur'an, büyük bir haberdir." Sizler ise, ondan yüz çeviriyorsunuz. "Mele-i Ala yüce topluluk tartışıp dururken, benim hiçbir bilgim yoktur." "Bana ancak, yalnızca apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunmaktadır." Sad, 38/65-70 "Allah'ın dışında birtakım veliler edinenler ise; Allah onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin." Şuar, 42/6 "De ki "Ben elçilerden bir türedi değilim bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim." Ahkaf, 46/9 "Şüphesiz biz seni bir şahid bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ki Allah'a ve Resûlü'ne iman etmeniz O'nu savunup-desteklemeniz O'nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu Allah'ı tesbih etmeniz için." Fetih, 48/8, 9 İnsanlığın büyük ahlâk örneğine, binlerce salât, selâm ve rahmet olsun. Selam ve dua ile...Sorularla İslamiyet Kuran’da Melekler İle İlgili AyetlerBAKARA SURESİ30. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” Allah Adem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” Allah şöyle dedi “Ey Adem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Adem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis bundan kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.,98. Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mîkâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkar edenlerin Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların ve şeytan tıynetli insanların uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman büyü yaparak küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve özellikle de Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen sihri öğretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. Sihri caiz görüp de sakın küfre girme” demedikçe, kimseye sihir öğretmiyorlardı. Böylece insanlar onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. Onlar böyle yaparak kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke Fakat âyetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmenizden ibaret değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, ihtiyacından dolayı isteyene ve özgürlükleri için kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda direnip sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta Onlar böyle davranmakla, bulut gölgeleri içinde Allah’ın azabının ve meleklerin kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Halbuki bütün işler Allah’a Peygamberleri onlara şöyle dedi “Onun hükümdarlığının alameti size o sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanmış kimselerseniz bunda şüphesiz, sizin için kesin bir delil vardır.”285. Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de iman ettiler. Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler “Onun peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”AL-İ İMRAN SURESİ18. Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi İsa’yı doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye Hani melekler, “Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.”45. Hani melekler şöyle demişti “Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih’dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.”87. İşte onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetinin üzerlerine Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım SURESİ97. Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler “Ne durumdaydınız? Niçin hicret etmediniz?” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna SURESİ111. Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi karşılarında hakikatın şahidleri olarak toplasaydık Allah dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu llah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey vahyedilmemişken, “Bana vahyolundu” diyen, ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, “Haydi canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğiniz, ve onun âyetlerinden kibirlenerek yüz çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri zaman hallerini bir görsen!61. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit görevli elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur Bir de dediler ki “Ona açıktan göreceğimiz bir melek indirilse ya!” Eğer öyle bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. Hemen helak edilirlerdi9. Eğer onu Peygamberi bir melek kılsaydık yine onu bir adam suretinde yapardık ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş Ey Muhammed! Onlar iman etmek için ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbi’nin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbi’nin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye o günki imanı fayda vermez. De ki “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.”ARAF SURESİ37. Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya onun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? İşte onlara kitaptan kendileri için yazılmış ömür ve rızıklardan payları erişir. Sonunda kendilerine melek elçilerimiz, canlarını almak için geldiğinde, “Hani Allah’ı bırakıp tapınmakta olduğunuz şeyler nerede?” derler. Onlar da, “Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular” derler ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da cennette ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.”11. Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. ENFAL SURESİ9. Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, “Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye cevap Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kafirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına” diye melekler, kafirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir Suresi 12. Ey Muhammed! Belki de sen, müşriklerin “Ona bir hazine indirilseydi veya beraberinde bir melek gelseydi ya!” demelerinden dolayı sana vahyolunanlardan bir kısmını gözardı edeceksin ve o yüzden göğsün daralacak. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeye melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey peygamber ocağının ev halkı! Şüphesiz O övülmeye layıktır, şanı yücedir.” Suresi31. Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. ziyafet düzenleyip onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Haşa! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” Suresi11. İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Halbuki O, azabı çok şiddetli Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler ve şöyle derler “Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu olan cennet ne güzeldir!”Hicr Suresi29. Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” Bunun üzerine bütün melekler saygı ile “Eğer doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirsene!”8. Biz melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet Suresi2. Allah, “Benden başka ilah yoktur. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının” diye insanları uyarmaları için emrini içeren vahiy ile melekleri kullarından dilediğine O kafirler, nefislerine zulmederlerken melekler onların canlarını alır da onlar teslim olup, “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk” derler. Melekler de şöyle diyecekler “Hayır! Allah sizin yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilmektedir.”32. melekler onların canlarını iyi kimseler olarak alırken, “Selâm size! Yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık girin cennete” O kafirler kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah’a boyun Suresi40. Rabbiniz erkek çocukları size seçip-ayırdı da kendisine meleklerden kız çocukları mı edindi? Gerçekten çok büyük bir söz Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur halinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” Dediler ki “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça, yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça, yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe, yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe, yahut altından bir evin olmadıkça, ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim.”95. De ki “Eğer yeryüzünde, insanlar yerine, yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.”Kehf Suresi50. Hani biz meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!Ta Ha Suresi116. Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de, İblis’ten başka melekler hemen saygı ile eğilmişler; İblis bundan Suresi26. Böyle iken “Rahmân çocuk edindi” dediler. O böyle şeylerden uzaktır, yücedir. Hayır, evlat diye niteledikleri o melekler ikrama erdirilmiş En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, “İşte bu, size vaad edilen mutlu gününüzdür” diyerek Suresi75. Allah meleklerden de resüller seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla Suresi24. Bunun üzerine kendi kavminden inkar eden ileri gelenler şöyle dediler “Bu ancak sizin gibi bir beşerdir, size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi bir melek gönderirdi. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.”Furkan Suresi7 Dediler ki “Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarşıda, pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!”21 Bize kavuşacaklarını ummayanlar, “Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!” dediler. Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler.22 Fakat melekleri görecekleri gün, işte o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. “Eyvah! Biz Allah’ın rahmetinden tamamen uzaklaştırılmışız” diyecekler.25 O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük Suresi43 O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah mü’minlere çok merhamet edendir.56 Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam Suresi40 Allah’ın, onları hep birden toplayacağı, sonra da meleklere, “Bunlar mı size ibadet ediyorlardı?” diyeceği günü bir hatırla!Fatır Suresi1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla Suresi9 Onlar, yüce topluluğu ileri gelen melekler topluluğunu dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.24 Allah meleklere şöyle emreder “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.150 Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?Sad Suresi 69 “Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa ileri gelen melekler topluluğuna dair benim hiçbir bilgim yoktu.”71 Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.”73 Derken bütün melekler topluca saygı ile Suresi75 melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış halde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” Suresi 14 Hani onlara peygamberler önlerinden ve arkalarından3 gelmiş, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin” demişler, onlar da, “Eğer Rabbimiz dileseydi Peygamber olarak melekler indirirdi. Bu sebeple biz sizinle gönderilenleri inkar ediyoruz” demişlerdi.30 Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki “Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken vadedilmekte olan cennetle sevinin!”Şura Suresi5 Neredeyse gökler onun azametinden üstlerinden çatlayacaklar. melekler ise, Rablerini hamd ile tespih ederler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilerler. İyi bilin ki Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet Suresi19 Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların yalan şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.53 “Eğer doğru söylüyorsa ona altın bilezikler atılmalı, yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?”60 Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler Suresi 47 Allah görevli meleklere şöyle der “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”Muhammed Suresi27 melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken halleri nasıl olacak?Kaf Suresi17 Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de onun yaptıklarını alıp kaydetmektedir.18 İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında yaptıklarını gözetleyen ve kaydeden hazır bir melek Suresi 14 Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün görevli melekler onlara şöyle der “Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur.”Necm Suresi26 Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah’ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar.27 Şüphesiz ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri Suresi4 Ey peygamber’in eşleri! Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.6 Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler Suresi17 melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı Suresi4 melekler ve Ruh Cebrail ona süresi elli bin yıl olan bir günde Suresi30 Üzerinde on dokuz görevli melek vardır.31 Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir Suresi38 Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükafat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un Cebrail’in ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler Suresi16 O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli Suresi23 Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?Kadir Suresi4 melekler ve Ruh Cebrail o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de inerKuran’da MeleklerCENNET MELEKLERİNahl Suresi, 32 Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında “Selam size” derler. “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin.”Zümer Suresi, 73 Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara cennetin bekçileri dedi ki “Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin.”Rad Suresi, 23-24 Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından salih davranışlarda’ bulunanlar da Adn cennetlerine girer. Melekler onlara her bir kapıdan girip şöyle derler “Sabrettiğinize karşılık selam size. Dünya Yurdunun sonu ne güzel.”CEHENNEM MELEKLERİ BEKÇİLERİMüddessir Suresi, 30-31 Onun üzerinde ondokuz vardır. Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne konusu yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler böylece kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin “Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?” İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka hiç kimse bilmez. Bu ise, beşer insan için yalnızca bir öğüttürTahrim Suresi, 6 Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.Mülk Suresi, 8 Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar “Size bir uyarıcı gelmedi mi?”Zümer Suresi, 71-72 İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara cehennemin bekçileri dedi ki “Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı söyleyip sizi uyaran elçiler gelmedi mi?” Onlar “Evet.” dediler. Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. Dediler ki “İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından içeri girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür.”Zuhruf Suresi, 77-78Cehennem bekçisine “Ey Malik bekçi, Rabbin bizim işimizi bitirsin” diye haykırdılar. O “Gerçek şu ki siz, burada kalacak kimselersiniz” dedi. “Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp-tiksinenlerdiniz.”MELEKLERİN RABLERİNDEN KORKMALARI VE EMROLUNDUKLARI ŞEYİ YAPMALARINahl Suresi, 49-50 Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah’a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar. Üstlerinden her an bir azab göndermeye kadir olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi VE YAZICI İKİ MELEĞİN HER İNSANIN YANIBAŞINDA OLMASIKaf Suresi, 16-18 Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken O, söz olarak herhangi bir şey söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici ÜÇER VE DÖRDER KANATLI ELÇİ MELEKLER Fatır Suresi,1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç ŞAHİTLİĞİSebe Suresi, 40-41 O gün, onların hepsini birarada toplayacak haşredecek, sonra meleklere diyecek ki “Size tapanlar bunlar mıydı?” Melekler Derler ki “Sen yücesin, bizim velimiz sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi.”Nisa Suresi, 166 Fakat Allah, sana indirdiğiyle şahidlik eder ki, O, bunu kendi ilmiyle indirmiştir. Melekler de şahittirler. Şahid olarak Allah yeter.Al-i İmran Suresi, 18 Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O’ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O’ndan başka ilah MELEKLERİN ALLAH’A KULLUĞUNisa Suresi, 172 Mesih ve yakınlaştırılmış yüksek derece sahibi melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse bilmeli ki, onların tümünü huzurunda ETRAFINI ÇEVRELEYEN MELEKLERZümer Suresi, 75 Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve “Alemlerin Rabbine hamdolsun” denilmiştirSAFLAR HALİNDE DİZİLEN VE TESBİH EDEN MELEKLERSaffat Suresi, 164-166 Melekler der ki “Bizden her birimiz için belli bir makam vardır.” “Biziz, o saflar halinde dizilmiş olanlar, gerçekten biziz.” “Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz.”Rad Suresi, 13 Gök gürültüsü O’nu hamd ile, melekler de O’na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü ve cezası pek çetin olandır.Şura Suresi, 5 Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar; melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Haberiniz olsun; gerçekten Allah, bağışlayan ve esirgeyen O’ ADEM’E SECDE EDEN MELEKLERBakara Suresi, 30-34 Hani Rabbin, Meleklere “Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da “Biz seni şükrünle yüceltir ve sürekli takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. Allah “Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim” dedi. Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip “Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin” dedi. Dediler ki “Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.” Allah “Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim.” Ve meleklere “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, böylece kafirlerden Sert ve Güçlü Melekleri Tahrim Suresi, 6 Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine KARANLIKLARDAN NURA ÇIKMALARI İÇİN DUA ETMELERİ Ahzab Suresi, 41-43 Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah ve akşam tesbih edin. O’dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte; melekleri de size dua etmektedir. O, mü’minleri çok EDENLERİN ÜZERİNE MELEKLERİN İNMESİ VE ONLARI MÜJDELEMESİ Fussilet Suresi, 30-32 Şüphesiz “Bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar yok mu; onların üzerine melekler iner ve der ki “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.” “Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orda nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir.” “Çok bağışlayan, çok esirgeyen Allahtan bir ağırlanma olarak.”ALLAH’IN İNANANLARA MELEKLERLE YARDIMI Enfal Suresi, 9-10 Siz Rabbinizden yardım taleb ediyordunuz, O da “Şüphesiz ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim” diye cevap vermişti. Allah, bunu, yalnızca bir müjde ve kalblerinizin tatmin bulması için yapmıştı; yoksa Allah’ın katından başkasında nusret zafer ve yardım yoktur. Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.Al-i İmran Suresi, 123-127 Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir’de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah’tan sakının, O’na şükredebilesiniz. Sen mü’minlere “Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?” diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır. Allah bunu yardımı size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. Yardım ve zafer’ nusret ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ın katındandır. Ki bununla İnkar edenlerin önde gelenlerinden bir kısmını kessin helak etsin ya da umutları suya düşmüşler olarak onları’ tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler.’Ahzab Suresi, 9 Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı Sahibi melek Cebrail Tekvir Suresi, 19 Şüphesiz o Kuran, üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten Allah’tan getirdiği sözüdür;Mümin Suresi, 15Dereceleri yükselten Arş’ın sahibi Allah, toplanma ve buluşma’ günü ile uyarıp-korkutmak için, kendi emrinden olan ruhu kullarından dilediğine indirir.. Necm Suresi, 5-6 Ona bu Kuran’ı üstün oldukça çetin bir güç sahibi Cebrail öğretmiştir. Ki O, Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğrulduMeryem Suresi, 17-21 Sonra onlardan yana kendini gizleyen bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz Cibril’i göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. Demişti ki “Gerçekten ben, senden Rahman olan Allaha sığınırım. Eğer takva sahibiysen bana yaklaşma.” Demişti ki “Ben, yalnızca Rabbinden gelen bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için buradayım.” O “Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın, utanmaz bir kadın değilken” dedi. “İşte böyle” dedi. “Rabbin, dedi ki Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için bu çocuk olacaktır’.” Ve iş de olup Melaikenin Çarpıcı Bir Güzelliğe Sahip OlmasıOna bu Kur’an’ı üstün oldukça çetin bir güç sahibi Cebrail öğretmiştir. Ki O, Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu. Necm Suresi, 5-6Hz. Muhammed’in Cebrail’i GörmesiNecm Suresi, 13-18 Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü. Sidretü’l-Münteha’nın yanında. Ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır. Sidreyi örten örtmekte iken, Göz kayıp-şaşmadı ve sınırı aşmadı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı Ufukta Görülmesi. Tekvir Suresi, 23 Andolsun o Peygamber, onu apaçık bir ufukta görmüştürCebrail’in Hz. Meryem’e Düzgün Bir Beşer Kılığında Gönderilmesi Meryem Suresi, 17-19 Sonra onlardan yana kendini gizleyen bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz Cibril’i göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. Demişti ki “Gerçekten ben, senden Rahman olan Allaha sığınırım. Eğer takva sahibiysen bana yaklaşma.” Demişti ki “Ben, yalnızca Rabbinden gelen bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için buradayım.”İNKAR EDENLERE LANET ETMELERİ. Bakara Suresi, 161 Şüphesiz, inkar edip kafir olarak ölenler, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedirYAZICI MELEKLER. İnfitar Suresi, 10-12 “Oysa gerçekten sizin üzerinizde koruyucular var, şerefli-üstün’ yazıcılar. Her yapmakta olduğunuzu bilirlerRad Suresi, 11 “Onun insanın önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah’ın emriyle gözetip-korumaktadırlar. Gerçekten Allah, kendi nefis özlerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiçbir biçimde imkan yoktur; onlar için O’ndan başka bir veli yoktur.”KIYAMET GÜNÜNDE MELEKLERFurkan Suresi, 25-26 Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün; işte o gün, gerçek mülk, Rahman olan Allahındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündürFecr Suresi, 22-23 Rabbinin buyruğu geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman; o gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak bu hatırlamadan ona ne fayda?Hakka Suresi, 15-17 İşte o gün, vakıa bir gerçek olan kıyamet artık vuku bulmuş gerçekleşmiştur. Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, sarkmış-za’fa uğramıştır.’ Melekler ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz melek taşır.Nebe Suresi, 38 Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman’ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. Konuşacak olan da, Doğruyu MAKAMINA SÜRESİ ELLİ BİN YIL OLAN BİR GÜNDE ÇIKMALARIMearic Suresi, 4 Melekler ve Ruh Cebrail, ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. DİZİ DİZİ DURAN MELEKLERFecr Suresi, 22 Rabbin in buyruğu geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman;MELEKLERİN PEYGAMBERE SALAT ETMELERİAhzab Suresi, 56 Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verinMELEKLERİN KADİR GECESİ RABLERİNİN İZNİYLE YERYÜZÜNE İNMELERİKadir Suresi, 1-5 Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir selamdır oMELEKLERİN İKRAMA LAYIK GÖRÜLMÜŞ KULLAR OLMALARIEnbiya Suresi, 26-29 “Rahman olan Allah çocuk edindi” dediler. O, bu yakıştırmadan yücedir. Hayır, onlar melekler ikrama layık görülmüş kullardır. Onlar sözle bile olsa O’nun önüne geçmezler ve onlar O’nun emriyle yapıp-etmektedirler. O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir; onlar şefaat etmezler kendisinden hoşnut olunandan başka. Ve onlar, O’nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır. Onlardan her kim “Gerçekten ben, O’nun dışında bir ilahım” diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz böyle İBRAHİM’E GELEN MELEKLERHicr Suresi, 51-60 Onlara İbrahim’in konuklarından haber ver. Yanına girdiklerinde “Selam” demişlerdi. O da “Biz sizden korkmaktayız” demişti. Dediler ki “Korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdelemekteyiz.” Dedi ki “Bana ihtiyarlık gelip-çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?” Dediler ki “Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma.” Dedi ki “Sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim umut keser?” Dedi ki “Ey elçiler, bunun dışında, diğer işiniz ne?” “Dediler ki “Gerçekte biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğa gönderildik.” “Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız.” “Ama karısını kurtaracaklarımız dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır.” .” Hud Suresi, 69-73 Andolsun, elçilerimiz İbrahim’e müjde ile geldikleri zaman; “Selam” dediler. O da “Selam” dedi ve hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi. Ellerinin ona uzanmadığını görünce İbrahim durumdan hoşlanmadı ve içine bir tür korku düştü. Dediler ki “Korkma. Biz Lut kavmine gönderildik.” Karısı ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz ona İshak’ı, İshak’ın arkasından da Yakub’u müjdeledik. “Vay bana” dedi kadın. “Ben kocamış bir kadın iken ve şu kocam da bir ihtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, şaşırtıcı birşey!..” Dediler ki “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecid’tirHZ. LUT’A GELEN MELEKLERHicr Suresi, 61-65 Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde, Lut Dedi ki “Sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz.” “Hayır” dediler. “Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik.” “Sana gerçeği getirdik, biz şüphesiz doğru söyleyenleriz.” “Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidinAnkebut Suresi, 33-34 Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki “Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır.” “Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz.” Hud Suresi, 77 Elçilerimiz Lut’a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve Bu, zorlu bir gün” ZEKERİYA’YA GELEN MELEKLER. Al-i İmran Suresi, 39-41 O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi “Allah, sana Yahya’yı müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi İsa’yı doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir Peygamberdir.” Dedi ki “Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?” “Böyledir” dedi, “Allah dilediğini yapar.” Zekeriya “Rabbim, bana bir alamet ayet ver.” dedi. “Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O’nu tesbih et.” dediMeryem Suresi, 7-10 Allah buyurdu “Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız.” Dedi ki “Rabbim, karım kısır bir kadın iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım.” Ona gelen melek “İşte böyle” dedi. “Rabbin dedi ki – Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım.” Dedi ki “Rabbim, bana bir alamet ayet ver.” Dedi ki “Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandırHZ. MERYEM’E GELEN MELEKLER Al-i İmran Suresi, 42-47 Hani melekler “Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı,” demişti. “Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et.” Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem’i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur’a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. Hani Melekler, dediler ki “Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryemoğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette seçkin, onurlu, saygındır’ ve Allah’a yakın kılınanlardandır.” “Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.” “Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?” dedi. Fakat Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona “ol” der, o da hemen oluverir.”Meryem Suresi, 17-21 Sonra onlardan yana kendini gizleyen bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz Cibril’i göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. Demişti ki “Gerçekten ben, senden Rahman olan Allaha sığınırım. Eğer takva sahibiysen bana yaklaşma.” Demişti ki “Ben, yalnızca Rabbinden gelen bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için buradayım.” O “Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz bir kadın değilken” dedi. “İşte böyle” dedi. “Rabbin, dedi ki -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için bu çocuk olacaktır.” Ve iş de olup MELEKLERİ ” Rad Suresi, 11 “Onun insanın önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah’ın emriyle gözetip-korumaktadırlar. Gerçekten Allah, kendi nefis özlerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiçbir biçimde imkan yoktur; onlar için O’ndan başka bir veli yoktur”Muhammed Suresi, 27-28 “Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah’ı gazablandıran şeye uydular ve O’nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı Allah, amellerini boşa çıkardıNisa Suresi, 97 Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki “Nerde idiniz?” Onlar “Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar müstaz’aflar idik.” derler. Melekler de “Hicret etmeniz için Allah’ın arzı geniş değil miydi?” derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o... Enam Suresi, 93 Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da vahy geldi” diyen ve “Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim” diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara “Canlarınızı bu kıskıvrak yakalanıştan çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek yüz çevirmeniz dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz” dediklerinde bir görsenNahl Suresi, 28-33 Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk” diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir. Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür. Allah’tan Sakınanlara “Rabbiniz ne indirdi?” dendiğinde, “Hayır” dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir. Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında “Selam size” derler. “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin.” Küfre sapanlar Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka birşey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine MELEKLERRad Suresi, 11 “Oysa gerçekten sizin üzerinizde koruyucular var, şerefli-üstün’ yazıcılar. Her yapmakta olduğunuzu bilirler. İnfitar Suresi, 10-12“Onun insanın önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah’ın emriyle gözetip-korumaktadırlar. Gerçekten Allah, kendi nefis özlerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiçbir biçimde imkan yoktur; onlar için O’ndan başka bir veli yoktur.”ARŞI TAŞIYAN MELEKLER . Hakka Suresi, 16-17 Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, sarkmış-za’fa uğramıştır.’ Melekler ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz melek taşırHARUT VE MARUT Bakara Suresi, 102 Ve onlar, Süleyman’ın mülkü nübüvveti hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkar etmedi; ancak şeytanlar inkar etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe Harut’a ve Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi “Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkar etme” demedikçe hiç kimseye birşey öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir TAŞIYAN MELEKLERBakara Suresi, 247-248 Onlara Peygamberleri dedi ki “Allah size Talut’u melik olarak gönderdi.” Onlar “Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal servet bolluğu verilmemişken, nasıl bizi yönetmek üzere hükümdarlık mülk onun olabilir?” dediler. O şöyle demişti “Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah rahmeti ve gücü geniş olandır, bilendir.”

de ki ile başlayan ayetler